Ülkemizdeki hükümetler, oldum olası üretimde de tüketimde de kooperatif ve birlik gibi sivil toplum hareketlerini destekler ama gelin görün ki bu birlik ve örgütler, üst yönetimlerindeki çekişmeler nedeniyle bir türlü şahlanamaz, üretimin kahramanı gerçek emekçilerin önderliğini yapamaz. Saman alevi gibi yanıp söndükleri için de ülke genelinde örnek olamaz, aksine ‘Olmuyor işte’ kanısının ve karamsarlığın yayılmasına neden olur.
BİRLİK BU GÜNLERE NASIL GELDİ?
İzmir’de de 2003 yılında Koyun Keçi Birliği kuruldu. 2008 yılına kadar ismi cismi duyulmayan bu birliğin sadece 159 üyesi vardı. İş adamı Özer Türer başkanlığında harekete geçen ekip 2008 yılındaki kongrede birliğin başına geçti. 8 yılda Bergama’dan Tire’ye, Seferihisar’dan Çeşme’ye kadar İzmir’deki küçükbaş hayvan üreticilerini bir araya getirdi. Üye sayısı 8 yılda 8 bin 500’e çıkarıldı.
Ayrıca önceki yıllarda devlet desteği alamayan üreticilere devletten destek alınıp dağıtılmaya başlandı.
İş adamı Özer Türer, yazılı ve görsel yayın organlarını çok iyi kullandı ve birliğin ismini ülke geneline duyurmayı başardı. Birliğin merkezi Seferihisar olduğu için de ilçenin adının duyurulmasında birliğin önemli bir katkısı oldu.
TÜRER SEÇİMİ KAYBETTİ!
İş adamı Özer Türer, birliği başarıdan başarıya taşırken 20 Temmuz 2016’da Genel Kurul ve seçimler geldi, kapıya dayandı. Dayandı dayanmasına da seçimi çantada keklik gören pek çok belediye başkanı veya benzer seçilmişler gibi Türer ve ekibi de başarılı çalışmalarına güvendi, üyelerle yakın temas kurmadı, yeterli kulis faaliyetinde bulunmadı.
Birlik yönetimi ya da kurmay ekibinin basiretsizliğinden olacak ki 1649 üreticinin kullandığı seçimde Cafer Tayyar Gülpınar 749, Özer Türer 737, Özer Aslan 75, Ahmet Cüneyt Şahin 65 oy aldı ve 12 oy fark ile seçimi Cafer Tayyar Gülpınar kazandı.
TÜRER NİÇİN 12 OY İLE KAYBETTİ?
Benim analizlerime göre Özer Türer’in yönetim kurulu üyeleri ve kadrosunda yer alan ekip, yukarıda sözünü yaptığım bazı belediye başkanları ve seçilmişler gibi, ‘Ceketimizi koysak kazanırız!..’ anlayışına kapıldı. Bu basiretsizliklerinden veya başarısızlıklarından dolayı, üye sayısını 8 yılda 159’dan 8 bin 500’lere çıkarmanın bedelini 12 oy farkla seçimi kaybederek ödediler. Ancak Genel Kurul sonucu bir türlü işlerlik kazanmadı, konu, birliğe kayyum atanmasına kadar gitti.
GELELİM ASIL KONUYA!
’Ceketimi koysam kazanırım..’ düşüncesiyle girdikleri seçimleri kaybeden bazı politikacılar, makamlarını, mühürlerini seçimi kazanan rakiplerine teslim etmekte çekince duymaz iken iş adamı Özer Türer, 12 oy farkla kaybettiği birlik başkanlığını, sandıktan çıkan Cafer Tayyar Gülpınar’a bir türlü devretmedi, seçimin usulüne uygun yapılmadığını gerekçe göstererek dava açtı. İlk duruşmada da mahkeme, koskoca Koyun Keçi Birliği’ni kayyuma devretme kararı aldı ve merkezi Seferihisar’da bulunan birliğe kayyum atandı…
Peki, seçim salonunu hazırlayanlar kimin ekibi? Özer Türer’in! Peki, kürsüyü ve salonu oluşturan kim? Özer Türer ve ekibi!
Dahası salonun emir komuta zinciri Türer’in kurmay ekibinin ve yönetim kurulu üyelerinin elinde!
Divan Kurulu’nu kim seçiyor? Salondaki üyeler!
O halde seçimi 12 oy farkla nasıl kaybediyorsunuz?
Her seçimde kazanmak kadar kaybetmek de vardır.
Kaybeden, kazanana başarı diler, kazanan da kaybedene yaptıklarından dolayı teşekkür eder. Kısacası demokrasilerin gereği budur ve hep de böyle olmuştur…
O halde niçin geleneklerimize karşı davranıldı da konu mahkemeye taşındı ve sonucunda koskoca birliğe kayyum atandı?
İşte asıl düşünülmesi gereken konu da burada…
Benim kişisel düşüncem: Arkadaşlar bu birlik yöneticiliğinde çok para mı kazanılıyor, yoksa kariyer mi kaybediliyor?
Bir büyük şehrin belediye başkanı seçimi bir oy ile kaybediyor ve sonunda bir kazanan oluyor. Bunun en önemli örneği Yalova seçimlerinde yaşandı! Yalova’da iki kez oy sayımı yapıldı 5 oy ile kazanan tekrar kazandı ve Yalova Belediyesi’ni 5 yıllığına yönetmek için işin başına geçti!
Demokrasinin cilvesi ve geleneği bu iken, 12 oy fark ile seçimi kazanan Cafer Tayyar Gülpınar ve yönetimine bu birlik niye devredilmiyor da konu mahkeme kanalıyla kayyum atanmasına kadar gidiyor?
İnanın anlamam mümkün değil!
Ben bölgenin eski bir gazetecisi olarak tarafları dinledim, amacım konunun mahkemelerden ziyade kendi aralarında çözümlenmesini sağlamak!
Niçin?
İzmir’in tüm ilçelerini temsil eden bu birliğin merkezi Seferihisar’da olduğu için ‘uzlaşılması’ yönünde çaba gösterdim ama bazı isimlerin, “Araya bir gazeteci girdi!..” gibi dedikodularından sonra uzak durmayı tercih ettim..
SONUÇ NEDİR?
Birliği zirveye çıkaran ve 8 yıl sonra seçimi kaybeden Özer Türer de 12 oy fark ile seçim kazanan Cafer Tayyar Gülpınar da Seferihisarlı, yani bu topraklardan sızan suyu içtiler, aynı havayı soludular. Birkaç kez aynı masaları da paylaşmış olabilirler.
O halde niçin mahkeme kapılarında uğraşılıyor ve niçin bu birliği kayyum yönetiyor?
Bu soruma bir türlü cevap bulamıyorum!
Bazen “Bu birliğin başkanlığında veya yöneticiliğinde çok mu para var” sorusuna cevap bulmaya çalışıyorum ancak her iki ismin de birlikten şahsi çıkar sağlama düşüncesinde olabileceklerini aklımın ucundan bile geçiremiyorum…
SON CÜMLEM!
Mahkeme kararını beklemeden her iki ismin bir araya gelerek ve hiçbir şart öne sürmeden anlaşmalarının ve yönetimin seçimi kazanan Cafer Tayyar Gülpınar’a devredilmesinin demokratik bir davranış olacağına inanıyorum.
Mahkeme sonucunda yargı ne karar verirse versin, ismi ülke çapında tanınan bu birliği kim yönetirse yönetsin, bu hizipçilik anlayışı sürdüğü takdirde üyelerin giderek birlikten ve Seferihisar’dan uzaklaşacağına inanıyorum.
Buna neden olan isim de bana göre birliğin bütünlüğüne zarar vermiş olacaktır.
Kısacası Seferihisar adına, İzmir adına, yetmedi; ülkemiz adına, tarafların yarından tezi yok bir araya gelmesini birliğin seçilmişler tarafından yönetilmesi yönünde karar almalarını isteyenlerdenim…
Karar tarafların kararı olacaktır…
Çevre
Genel
Çevre
Çevre
Genel
Çevre
