DOLAR

34,2452$% 0.28

EURO

37,6376% -0.37

STERLİN

45,0841£% 0

GRAM ALTIN

2.921,73%0,22

ÇEYREK ALTIN

4.978,00%0,00

BİTCOİN

2118236฿%-0.75519

a
İnanç KARABULUT

İnanç KARABULUT

07 Aralık 2023 Perşembe

Cumhuriyetimiz, gölgesinde nesiller yetiştiren bir çınar ağacı

0

BEĞENDİM

“Özgürlük olmayan ülkede ölüm, yıkılış vardır. Her ilerlemenin, kurtuluşun anası özgürlüktür.”
-M. Kemal ATATÜRK

100. yılın, Türkiye’nin her köşesindeki yurttaş için bambaşka duygular uyandırdığından eminim. Kimisi için gurur, kimisi için eski günlere özlem bir başkası için ise hem gurur hem özlem…

Benim için bir de umut var. Bir çoğunuza gerçekçi gelmeyecektir belki ama ne zaman umutsuzluğa kapılsam ilk aklıma gelen her zaman Cumhuriyetimiz için Anadolu halkının verdiği mücadele olmuştur.

Böylelikle aydınlıkları çok daha yakınımda hissedebilmişimdir.

100. Yıla dair bir yazıyı, Yeni Haber sayfalarından, Seferihisar Gazeteciler Cemiyeti Başkanı olarak yazıyor olmak benim için ayrı bir gurur kaynağı. Aile mesleğimiz olan gazetecilik, çocukluğumdan itibaren yaşamının hep bir parçası oldu. 1977 yılında yayın hayatına başlayan Yeni Haber Gazetesi, 47 yıl boyunca Cumhuriyet tarihine tanıklık etti. Seferihisar’daki tüm ilkler çoğu zaman aslında Cumhuriyet’in ilkleri oldu. İlk sinema, ilk futbol takımı, ilk bando ve daha niceleri. Dumanı üstündeki gazeteleri matbaadan alırken Cumhuriyetimiz için nasıl bir fayda ürettiğimizin farkında değildim.

1923’e kadar Anadolu halkı tarafından verilen mücadele, emperyalist güçlere karşı verilen bağımsızlık ve özgürlük mücadelesiydi. Cumhuriyet’in ilanı mücadeleyi bitirmedi, aksine eğitimden siyasete, sanattan tarıma her alanda yeni mücadeleler başlattı. Basın ise her daim özgür bir şekilde halkı bilgilendirdi, bilinçlendirdi. Yeni Haber de üzerine düşen sorumluluğu Seferihisar’dan yüklendi.

Bugün gururluyum, çünkü Cumhuriyet çocuğuyum. Mustafa Kemal Atatürk’ün baştan uca inşa ettiği Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım. Her ne olursa olsun, bugün özgürlüğümüz için verilen mücadeleyi sonsuza kadar yaşatmak için üzerimize düşen tüm sorumluluğu yerine getirmeliyiz.

Cumhuriyetimizin 100. Yılı kutlu olsun. Binlerce yıl sürecek yolculuğumuz ilk günkü gibi şanlı olsun!”

 

Devamını Oku

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım

0

BEĞENDİM

1900’lerin başına gitsek, 85 milyonu kurtaracak bir kahraman beklemek makul bir durumdu. Şansımıza bu coğrafyada öyle bir kahraman da doğdu.

Bu zorlu coğrafyada sayesinde gözyaşı dökmeden; Fransız ihtilalindeki gibi ağır bedeller ödemeden demokratik bir cumhuriyetin bireyi olduk… Sayısız devrimle 100 yılımızı kurtardı o kahraman.

Ama artık yıl 2023. O beklediğimiz kahraman hiçbir zaman gelmeyecek. Bu yüzyılın kahramanı, doğru örgütlenmiş siyasi bir taban hareketidir.

Türkiye yaş ortalamasıyla yüzlerce parti lideri, kurmay çıkarma potansiyeline, muazzam kaynaklarıyla kişi başı milli gelirini dörde beşe katlama potansiyeline sahip bir ülke.

Talihsizliğimiz ise gönül verdiğimiz siyasi partiler bu potansiyelleri ortaya çıkarmaktan çok uzak.

Bir siyasetçi resmi çiz deseler, göbekli, bıyıklı, 55 yaş üstü bir amca çizerdiniz değil mi? Akıllara genç bir siyasetçi ya da kadın gelmez…

İsmini hatırlayamadığım bir yazar şunu demişti: “Bu kadar erkeğin bir yere tıkılıp akşama kadar kavga etmesi, farkında olmasalar da onlara verilen en büyük ceza” 🙂

PEKİ NEDEN BÖYLE?

Çünkü, elindeki imkanlarla yaklaşık bin kişilik delegasyonu yönlendiren bir yapı mevcut. Biz sadece figüranız.

Seçim sonuçlarına niye şaşırıyoruz ki…

Delege ağalarıyla kuşatılmış, antidemokratik bir siyasi partiye kim hangi ekibiyle gelirse gelsin sonuç üç aşağı beş yukarı bu olur. Boşuna kahraman aramayın. “X gelip partiyi kurtaracak” diyenlere gülüp geçin.

NASIL DÜZELİR?

Gerçek kahraman, doğru şekilde bir araya gelecek onbinler, yüzbinler olacak. O taban kendi arasından zaten doğru kişiyi bulacak.

Gelişmiş ülkelerde sabah akşam yapay zeka tartışılırken, basit bir yazılım geliştirerek milyonlarca üye karar süreçlerine dahil edilmelidir.

Bu sistemi kurmayan, bu saçma delege sisteminde ısrar eden siyasiler bilin ki mevcut iktidar düzeninin devamına razı gelmekte.

Yazının başında bahsettiğim son kahramanın en büyük emanetine zeval getirmemek istiyorsanız demokratik tüzük devrimini hemen gerçekleştirip en kısa sürede adını duymadığımız yeni liderleri keşfetmeli, 2024 seçimlerine böyle girilmelidir.

Mevcut kadroların değiştiğine seçmenini ikna edemeyenler için esas bu kış ağır geçecek. “Süreyya Hanım’ın müthiş değişimi”ni Google’dan ararsanız, öyle bir değişimden bahsetmiyorum.

Tabii ki değişimin önünde kimse duramayacak. Bu devrim yaşanacak! Yaşayana kadar kaç seçim kaybedilecek, esas mesele bu.

Yılgınlığa düşmeden, Mevlana’nın dediği gibi: “Dün dünde kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler söylemek lazım”.

Devamını Oku

Babamın ardından

0

BEĞENDİM

Zor bir çocukluk dönemi geçirdiğini çok duymuştum yakınlarından… Kendisi pek anlatmazdı ama anılarından hissederdim hep o yılların zor geçtiğini…

Gece yarısı çobanlık yaptığı sürüye kurtlar saldırdığında bir ağacın üstünde sabahladığını öğrendiğimde çok etkilenmiştim. Oysa biz, aynı yaşlarda daha iyi bir gelecek için özel ders alıyorduk sayesinde…

Hayat mücadelesine çok erken girdiği için ilkokul hariç tüm öğrenim hayatını açıktan tamamladı. Ben ilkokuldayken o da ortaokul sınavlarını veriyordu.

KENDİSİNİ ÇOK İYİ YETİŞTİRDİ

Köyünden çıkıp iş hayatına atıldığında önce Seferihisar’ın ilk emlak ofisini açmış, okumaya yazmaya olan sınırsız sevdası sonucunda da Yeni Asır’ın kapıları kendisine aralanmıştı.

Ailesi, Seferihisar ve demokratik bir Türkiye hep önceliğiydi… Atalarımızın Girit’ten göç ettiği bu topraklara sonsuz saygı duyardı. Karar ve uygulamalarıyla Seferihisar’a zarar verenlerle mücadele etmesi, çok sert ifadelerle onlara karşı çıkması hep bu yüzdendi.

Muhabiri olduğu Yeni Asır evimize girdiği günden itibaren haberleri en az ayda bir kez manşet olurdu. O kadar gözü pek gazeteciydi ki, o yıllarda bazen eve tehditler gelir, okula kardeşimle birlikte polis gözetiminde gider gelirdik. Kızardım bazen. ‘Ne gerek var bunlara’ derdim kendi kendime… Meğer çok gerek varmış!

1997’de kurduğumuz matbaa ile birlikte yoldaşlığımız da başladı. Kurucusu olduğu Yeni Haber için artık ben de destek oluyordum.

“Binlerce haber yazdın, köşe sırası geldi, yavaş yavaş köşeye başla” demişti son oturduğumuzda. Bir süredir sanki gideceğini biliyor, ilmek ilmek sonrasını planlıyordu. Kızıyordum bu planlamalarına. Çok öngörülü bir adamdı vesselam.

Toplumun çıkarlarına tezat konularda koltuk sahiplerinin gözünün yaşına bakmazdı. Anlı şanlı makam sahiplerinin o eleştirilerle karşılaştıklarında ne kadar basitleştiklerini gördüm.

Sert yazılarına, “Baba ne gerek var, Don Kişot muyuz biz” diye sitem ettiğimde, “Atalarımızın bir vapurla taşındığı bu topraklara borcumuz var, hakkını vermeliyiz” derdi.

YANLIŞLARIN KARŞISINDA HİÇ SUSMADI

Yazıları normal haberlerin iki katından fazla tıklanma alırdı. Bir arkadaşına bunu söylediğimde, “Çünkü yanlış karşısında O’nu kimsenin durduramayacağını tüm Seferihisar bilir” demişti…

Evet baba, yanlış karşısında bizi de kimse durduramayacak… Sana layık olabilmek için bize emanet ettiğin gazeten, kimseden korkmayacak. Kimseden icazet ve emir almayacak. Bedeli ne olursa olsun sadece toplumun çıkarlarını savunacak.

Sen rahat uyu.

Emanetin bizde ve çok güvendiğin genç gazetecilerde…

Çünkü kulaklarımızda bize verdiğin dersler ve miras bıraktığın YALINAYAK gibi bir kılavuzumuz var.

Devamını Oku

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.