09 Aralık 2024, Pazartesi Yeni Haber
Haber Girişi : 26.06.2016

Her şeyden vaz geçebilirsiniz ama insanlıktan asla!

Etrafta hiçbir evin olmadığı araçların 80-90 km hızla ilerlediği ıssız bir yolun kenarında tek başına  gözleri yaşlı bir çocuk görürseniz ne yaparsınız?

Biz Türk toplumu olarak yardımsever insanlarız ama son yıllardaki kötü niyetli hainlerin iyi niyetimizi suistimal etmesinden dolayı böyle bir olayla karşılaşan bizler şüpheci düşünmeye başladık. O çocuğun arkasında kimler var? Bizi soyarlar mı? Öldürürler mi gibi korku ve şüphe dolu düşüncelerle ihtiyacı olanlara durup yardım etmez olduk. Geçtiğimiz gün tam da böyle bir durum başımıza geldi.IMG_2449BİZ ÖYLE YAPMADIK!

Önceki gün akşamüstü arkadaşım Hüseyin Sezer ile Ürkmez bölgesine giderken tam Doğanbey (Doğankent) yokuşuna tırmanışa geçeceğimiz sırada yolun deniz tarafında 6 yaşlarında yalnız bir kız çocuğu yoldan geçen araçlara bakıyor ve bir yandan ağlıyor bir yandan da elbisesine gözyaşlarını siliyordu.

Konu nedir, ne değildir, durup bakalım mı bakmayalım mı diye konuşurken 5-6 yüz metre sonra durduk. İsminin Gamze olduğunu öğrendiğimiz çocuğun yanına geri geri geldik ve "Niçin ağlıyorsun?” sorumuzdan sonra Gamze; deniz tarafında ön kısmı kuma gömülmüş aracı işaret ediyordu. Diğer yandan da annesinin Gamze’ye "Ne işin var orada?” diye bağırmasıyla Gamze koşar adım annesinin yanına gitti.

Bizde aracımızla geri geri deniz kenarına onların bulunduğu yere doğru yaklaşmaya başladık. Geri geri diyorum, çünkü bir yandan da korkuyoruz…

Hatta Hüseyin "Abi cebinde para varsa bizi burada öldürebilirler ve kimselerde görmez..” cümleleriyle tedirginliğini dile getiriyordu…IMG_2451Tedirgin bakışlarımız ve davranışlarımızla, aracımızın kapılarını kilitliyor ve deniz kenarında ön kısmı kuma gömülmüş aracın yanına yaklaşıyoruz. Etrafı kolaçan ettikten sonra ben araçtan iniyorum ve aracın yanına yaklaşıyorum. O anda Gamze "Amca ne olur bizi buradan kurtarın” cümleleriyle yalvarıyor diğer yandan da kuma gömülü aracın ön lastiklerde takoz yapan kumları temizlemeye çalışıyordu.

Tedirginliğini üzerinden atan Hüseyin’de arabadan inip yanımıza geldi. Kuma batan aracı nasıl çıkartabiliriz diye konuşuyorduk ki, Gamze’nin babası aracın bagajında Kızılay Çantasında araç çekme ipi olduğu söyledi. Çantadaki öyle bir ip ki, düz yolda bisiklet çekmez sizi inandırsın. Yine de denedik ipi bağladık koptu tabii, çaresiziz…

Yakın bir yerden aracı çekmek için ip bulmaya karar veriyoruz.

Gamze’ye de "İp bulup geleceğiz sizi buradan kurtaracağız” diye söz verip Ondan da yola çıkmaması konusunda ve ağlamaması konusunda söz aldık.  Doğankent sitesinin bekçisinden yardım istiyoruz ve bir ip bulup geliyoruz ama o ipte kopuyor. Diğer yandan güneş batma noktası yaklaşıyor ki sağolsun Hüseyin Sezer Seferihisar Belediyesi Doğanbey Şantiye şefi Hüseyin Bey’den yardım istiyor.Şantiye Şefi Hüseyin beyin "Hemen bir kepçe gönderiyorum” cümlesinden sonra rahatlıyor Gamze ve ailesine  oradan ayrılmak zorunda olduğumuzu merak edecek bir şeyin olmadığını umutsuzluğa kapılmamalarını az sonra da belediyemizin iş makinesinin onları kurtarmak için geleceğini söyleyerek telefon numaralarını alarak oradan ayrılıyoruz…IMG_2448TEŞEKKÜR TELEFONU

İlerleyen saatlerde Ürkmez bölgesinde gezerken baba Nuri Ünal’dan bir teşekkür telefonu alıyoruz. Aradan yarım saat sonra yine bir teşekkür telefonu da minik Gamze’den geliyor. Gamze’nin o çocuk diliyle peltek konuşmalarıyla kullandığı teşekkür cümleleri hala aklımda.

PEKİ BU AİLE KİMMİŞ?

Nuri Ünal ailesi Gaziantep’in İslahiye ilçesinden tatil için İzmir’e gelmişler ve yoldan geçerken hayatlarında ilk kez gördükleri denizi yakından görmek istemişler. Ne bilsinler ki deniz kenarındaki kumların içerisine araçlarının batacağını. Çünkü ilk kez deniz kumuyla tanışıyorlar…IMG_2446SON CÜMLEM.

Türk insanı iyilik ve hayırseverdir, zorda kalan insanların hepsi kötü niyetli olamaz. Bizler yinede tedbirli olalım ama asla insanlığımızı kaybetmeyelim…

Bu konuya bir açıklık getireyim: Aslında Gamze kızımızın ve baba Nuri Ünal’ın bizlere gönderdiği teşekkürü önce Belediye Başkanımız Tunç Soyer‘e, sonra Doğanbey Şantiye şefi Hasan Basık Bey’e ve mesai bitmesine rağmen  makine operatörüne ve en son Hüseyin Sezer‘e havale etmek istiyorum. Çünkü öyle bir belediyeler var ki belediye başkanın haberi olmadan iş makinesi yerinden kımıltadılamaz…

 

Yorum