"Aslan yattığı yerden belli olur” sözü, Seferihisar’da hayat buldu desek hiç de yanlış olmaz. Hani Mimar Ahmet Güney’in açtığı yeni ofis, Aslan’ın yattığı yerden belli olur sözünü bir tarafa bırakın, "Terzi söküğünü dikemez” tezini de buruşturup bir anlamda çöpe attı…Mimar Güney, İlçenin merkezinde öyle bir ofis açtı ki, görenler "Vay be” demekten kendilerini alamadılar. Post modern bir mimari anlayışla her santimini kendisi çizerek uyguladığı ofisi, Ahmet Güney’e göre "Yaratıcılık yetisini tetikleyecek bir ofis” Güney, üstelik bu işe bilimsel olarak yaklaşıyor. "Yeni fikirler üretmesi gereken insanlar için çalışma mekanları çok önemli. Yaptığınız işe göre dizayn edilmiş bir iş yeri verimi yüzde 90 artırır” Peki nasıl olur bu? Sorunun cevabı Güney’de hazır."İnsan beyni bir fikir üretmek istediği zaman ortamı çok önemser. Bir çizim yapıyorsanız tamirhanede bunu gerçekleştiremezsiniz. Şiir yazıyorsanız, gidip çarşının ortasında oturmazsınız. Otomobil tamir ediyorsanız, gidip kalabalığın ortasında yapmazsınız. Mesleki faaliyetlerin icrasında mekanın önemi çoktur. Bu nedenle mimarlar özellikle iç mimarlık konularında yapılacak işi, yani faaliyet alanını çok önemserler. Müşterilerinin ruh halini anlamak zorundadırlar. İşte biz de kendi ofisimizi bu ana fikre uygun olarak tasarladık. Yani burası bizim rahat çalışabilmemiz için tasarlanmış bir ofis. Bu güzel ofisin açılışını Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer yaptı… Soyer post modern çizgiler taşıyan bu güzel ofisi gezerken çok etkilendiğini söyledi. Biz de mimarlık konusunda Güney’le sohbetimizi sürdürdük. Güney’e göre, sadece iş alanlarının değil, özel alanların da kişilerin karakteristik özelliklerini yansıtması gerektiğini savunuyor. Yani herkesin yaşayacağı mekanlar yaşayanların özelliklerini yansıtmalı… Veya yaşam tarzlarını… Çünkü ister istemez eninde sonunda yaşam alanlarımızın içerisine kendimizden parçalar koyuyoruz. Yaşam tarzımızı yansıtıyoruz. Ama eğer yaşadığımız mekan yaşam tarzımıza uygun değilse, yaptığımız bütün iş sırıtıyor! Güney’in ifadeleri böyle. Ve devam ediyor: "Yaşam tarzımızı yansıtan konutlarda oturmamız çok önemli. Bakın sitelere. İnsanlar onları aldıktan sonra tadilatlara girişiyorlar. Değiştirmeye başlıyorlar. Çünkü aldıktan sonra bakıyorlar ki, yaşam tarzlarına uymayan bir çok öğe var. Bunların değişmesi gerekiyor. İşte mimarlığın önemi burada devreye giriyor. Ne istiyor ev sahibi? Bu çok önemli. Ne iş yapıyor, kaç çocuğu var, başka çocuk düşünüyor mu? Yemek yapmayı seviyor mu, tamirat tadilat işlerine zaman ayırıyor mu, hobileri nelerdir? Bütün bunların yaşadığımız alanların oluşturulmasında çok önemli unsurlardır. Yani bizim işimizin ince tarafı budur. Birisine bir ev yaptığın zaman gönül rahatlığı ile oturacak ve o mekanın her santimetre karesinden hoşnut olacak. Olmadıysa başaramadınız demektir!” Güney’in tavsiyesi bir konutun dış görünümü kadar içinin de önemli olduğu. Bu durumun evde yaşayanların mutluluğunu yüzde yüz ölçüde etkilediğini de söylüyor. Yani belki de konut, bir anlamda mutluluğun anahtarıdır kim bilir? Güney bu soruya "Kesinlikle öyle. Mimarlar bir anlamda insanların yaşamlarındaki aktivitelere konsantre olmalarını sağlarlar " diyor!ŞEHİRLERİN DE KARAKTERİ VAR Ahmet Güney’in büro açılışında davetliler, uzun uzun mimarlıktan söz etme fırsatı buldular. Güney konuklarına ilginç fikirlerini anlattı,soruları yanıtladı. Ve geldi konu, şehirlere. Güney bu konuda "Tutucu” olduğunu söyledi…Peki nasıl bir tutuculuk bu? Güney’e göre, toplumların da, şehirlerin de karakteristik özellikleri var.Bu özellikleri oluşturan unsurlar ise oldukça fazla. Gelenekler görenekler, iklim şartları, coğrafi konum ve bir çok, bir çok unsur daha. Ve Güney’e göre, bu karakteristik özellikleri göz ardı etmemek gerekiyor. Örneği de hemen veriyor." Getirip Seferihisar’da 20 katlı bir apartman yaparsanız, çürük diş gibi sırıtır. Bu yaptığınız apartman şehrin dokusuna çok uzun yıllar uyum sağlayamaz. Ancak çok uzun yıllar içinde karakteristik yapıyı değiştirirseniz, bir uyum elde edebilirsiniz. Bu işin doğrusu ise, herşeyi usulüne göre yapmaktır. Seferihisar’da post modern yapı stilleri olamaz mı? Elbette olur ama, dokunun izlerini taşıması kaydıyla. Ne kadar modern yaparsanız yapın, bir binaya bulunduğu yerin özelliklerini katmak zorundasınız. Bakınız mesela Bodrum bu söylediklerime bir örnektir. Bodrum’da bir sistem oturtulmuş. O kentin genel yapısında binalar beyaz. Asla kiremit kullanılmıyor. Şimdi birisi kalkıp, mavi bir bina inşa edip üzerini kiremitle kaplarsa o bina, oranın özelliklerini taşımaz. Seferihisar’ın da kendisine göre karakteristik özellikleri var. Bu dokunun korunduğunu görüyoruz. Bunda sayın başkanın da çok etkisi var. Tunç bey, buranın karakteristik özelliklerini içine sindirmiş bir belediye başkanı. Seferihisar’ın en büyük özelliklerinden birisi, kendine tarz tek katlı yapıları. Bu yapının bozulmaması buranın en önemli konularından birisidir” diyor.Güney ailesi estetik konusuna duyarlı: Güney’in eşi Evren Hanım, çocukları Efekan ve Ekin’de modern tarzdan yana. Ama hepsi de bir kentin dokusunun korunması konusunda duyarlılık edinmişler.