06 Aralık 2024, Cuma Yeni Haber
Haber Girişi : 18.11.2024

Konut satışları artıyor, ev almak zorlaşıyor

Sadece ülkemizde değil, tüm dünyada küresel olarak son 10 yılda konut piyasalarında yaşanan yüksek fiyat artışları, özellikle gençler açısından konut sahibi olabilmeyi oldukça zorlaştırıyor. Küresel olarak böylesine zor bir süreçte, ülkemizin demografik yapısı ve artık kronik hale gelen hayat pahalılığı sorunu durumu daha da vahim hale getiriyor. Bu zorlukların en gözle görünür yansımasını, ev sahipliği oranındaki düşüşle görmek mümkün. Türkiye’d

Konut sahipliğinde zorluğun en önemli göstergesi olarak, ücretlerin ortalama konut değerine oranına bakmak gerekiyor. 2019 yılında 100 metrekarelik ortalama bir konutun fiyatı, 146 asgari ücrete eşdeğer iken, 2024 yılı itibarıyla 100 metrekarelik konutun fiyatı, 199 asgari ücrete denk geliyor. 2024 yılında konut fiyatlarındaki artış hızının yavaşlaması ve asgari ücretin geçmiş dönemlere göre daha yüksek düzeyde belirlendiği göz önünde bulundurulduğunda, gelecek dönemlerde bu oranın daha da artabileceği düşünülüyor.

SGK’daki kayıtlara göre Türkiye’de yaklaşık 7 milyon kişi asgari ücret karşılığında çalışıyor. 1 Kasım 2024 tarihinde açıklanan iş gücü istatistiklerine göre Türkiye’de bir işte çalışanların sayısı 33 milyon kişi olarak hesaplanıyor. Bunun anlamı, ülkedeki çalışan nüfusun yaklaşık yüzde 22’si için ortalama bir konutun değeri yıllık gelirlerinin 17 katı olarak bulunuyor. Birçok gelişmiş ülkede ise bu oran 8 katı civarı olarak gerçekleşiyor. Türkiye’de asgari ücretin aynı zamanda pek çok iş kolunda referans maaş olarak ele alındığı ve toplam çalışanların yarısının asgari ücretle bunun iki katı arasında maaş aldığı düşünülecek olursa, sorunun büyüklüğü daha net ortaya çıkıyor.

Prof. Dr. Mehmet Karaçuka yazdı.

TCMB verilerine göre, 2015 yılından bu yana Türkiye’de ortalama 120 metrekarelik bir evin fiyatının yüzde 1 429 oranında arttığı görülüyor. Bir karşılaştırma olarak, Avrupa Birliği genelinde bu oran yüzde 48 olarak gerçekleşmiş ve bu artışın kaygı verici olduğu ifade edilerek yeni politikalara yol açmıştır. Aynı dönemde Türkiye’de asgari ücrette ise yaklaşık yüzde 1 600 oranında bir artış gerçekleşiyor. Ancak bu neredeyse eşit artış oranları, ücretlerle fiyatlar arasındaki mutlak farkın daha da açılmasına neden oluyor. Kredi faizleri ve krediye erişimin zorluğu da hesaba katıldığında, aradaki farkın yarattığı etki daha net ortaya çıkıyor. Ayrıca, konut fiyatlarındaki artış oranı bu dönemde hemen hemen inşaat maliyetleri artış oranı ile aynı düzeyde gerçekleşiyor. Gelecek dönemlerde de ücretler ve fiyatlar aynı oranda artsa dahi, aradaki mutlak fark daha da büyüyeceğinden, konuta erişimin daha da zorlaşacağı görülüyor.

Konut sahibi olmanın yarattığı zorlukların en önemli yansıması kiralık konut fiyatlarında görülüyor. Örneğin, İstanbul’da ortalama bir evin kirası Ekim 2020’de 2 bin 308 TL olurken, Ekim 2024’te aynı evin kirasının 27 bin 733 TL olduğu görülüyor. Asgari ücretin İstanbul’un ortalama kirasına oranı, 2020 yılı Ekim ayında 0,99 iken, Ekim 2024’te bu oran 1,63 seviyesinde bulunuyor. Yani tek bir asgari ücret, kiranın ancak yüzde 60’ını karşılıyor. Üstelik bu dönemde kira kontrolleri ile kiralarda baskılanmaya gidildiği ve bu oranın Aralık 2022’de 2,2’ye çıktığı düşünülürse, durumun gideceği boyut daha da endişe verici hale geliyor.

Bu sorunun daha da büyümeden önüne geçilmesi için stratejiler geliştirmek mümkündür. Konut fiyatlarındaki artışın yavaşlaması, öncelikle maliyetlerin düşürülmesi ile mümkündür. Son yıllarda konut fiyatları, maliyet artışları ile paralel gitmektedir. Ancak burada konuya bakış açısında da bir değişikliğe gidilmesi gerekmektedir. Günümüzde uygulanan politikalar ise ev sahipliğini caydırıcı niteliktedir. Sosyal konut projelerinde ise hükümet politikalarının daha çok yerel yönetimlerle yürütülmesi, bu politikaların etkinliğini artıracaktır. Çünkü problem büyük ölçüde yerel nitelikler taşımaktadır.

Yorum