Gödence Köyü’nde doğup büyüyen Emine Sözer Ulucan, üniversite eğitimi ve öğretmenlik deneyimlerinin ardından, şehir hayatını geride bırakarak doğup büyüdüğü topraklara geri döndü. Bugün, eşi ve küçük oğlu ile birlikte köy hayatını sürdüren Ulucan, şehirden köye dönüşün ilham veren bir örneği olarak dikkat çekiyor.Başarılı bir sporcu kariyeriEmine Sözer Ulucan’ın hikayesi, 2012 yılında Çankırı Karatekin Üniversitesi’nde Elektronik Haberleşme Teknolojisi bölümüne başlamasıyla başladı. Burada eğitimine devam ederken, bilek güreşi takımına seçilen Ulucan, kısa sürede şampiyonluklar elde etti ve 2014 yılında milli takıma seçilerek Türkiye’yi uluslararası arenada temsil etme şansını yakaladı. İki yıllık üniversite eğitiminden sonra, milli sporcu kontenjanı ile Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi’ne geçiş yaptı. Burada Spor Yöneticiliği bölümünü ve pedagojik formasyon eğitimini başarıyla tamamladı.Otizmli çocuklarla özel bir deneyim2018 yılında üniversiteden mezun olan Ulucan, doğup büyüdüğü Gödence Köyü’ne geri dönerek bir yıl boyunca bağ bahçe işleriyle uğraştı. Ardından, İzmir’de bir özel eğitim kurumunda otizmli çocuklarla çalışma fırsatı buldu. Bu deneyimin kendisi için özel bir anlam taşıdığını belirten Ulucan, “Otizmli çocuklarla geçirdiğim bu iki yıl, hayata bakış açımı değiştirdi ve beni derinden etkiledi” dedi.“Köyde Hayat Var”Bir süre şehirde öğretmenlik yaptıktan sonra, eşi ve oğluyla birlikte köye kesin dönüş yapma kararı alan Ulucan, şu anda ailesiyle birlikte doğduğu topraklarda yaşamını sürdürüyor. Zeytin ağaçlarının gölgesinde, karakılçık buğday tarlalarında ve üzüm bağlarında geçen çocukluk günlerine geri dönen Ulucan, oğlu için de bu doğa içinde büyümenin ne kadar kıymetli olduğunu vurguluyor. “Şehir hayatının hızı ve stresi arasında kaybolmaktansa, köyde sade bir yaşam sürmek istedik. Burada, doğanın döngüsü ve toprağın bereketiyle hayatı daha anlamlı kılıyoruz,” diyen Ulucan, aynı zamanda sosyal medya üzerinden de #köydehayatvar etiketiyle şehirde yaşayanlara ilham vermeye devam ediyor.“Toprak insanı besler”Ulucan, Tarık Buğra’nın “Köyler, büyük medeniyetlerin temel taşlarıdır. Orada yaşayanlar, toprağın insanı nasıl beslediğini iyi bilirler.” sözünü rehber edinmiş. Köyde yaşamın zorlukları kadar sunduğu huzuru ve özgürlüğü de deneyimleyen Ulucan, bu kararıyla modern çağda şehir hayatının dayattığı kalıpların dışında bir alternatifin mümkün olduğunu gösteriyor. “Toprakla uğraşmak, doğayı ve doğanın bize sunduğu nimetleri yeniden keşfetmek, insanın köklerine dönmesi demek,” diyerek herkesin doğayla bağ kurabileceği bir yaşam tarzının mümkün olduğunu vurguluyor.Emine Sözer Ulucan’ın hikayesi, yalnızca bir tersine göç örneği değil, aynı zamanda köy yaşamının cazibesini yeniden hatırlatan ve şehir insanına yeni bir bakış açısı sunan ilham verici bir yaşam seçimi olarak öne çıkıyor.