Bugün, demokrasinin en temel taşı olan halkın iradesinin hiçe sayılmaya çalışıldığı bir ortamda, İstanbul Beşiktaş'ta tarihi bir mitinge tanıklık ettik. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasaklarla karşı karşıya kaldığı ve Beşiktaş Belediye Başkanı'nın hukuksuz bir şekilde gözaltına alındığı bu kritik günlerde, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu önderliğinde binlerce insan, adalet ve demokrasi için meydanlarda buluştu. "Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz" sloganları atan binlerce vatandaş, adalet, eşitlik ve özgürlük talepleriyle külk altında kalmaya çalışan ateşin yeniden canlanabileceğini ispatladı. Bu miting sadece bir protesto değil, aynı zamanda bir direniş ve umut mesajıydı. Tarih boyunca, halkın sesi kısılmaya çalışıldığında meydanlar bu sesi daha gür hale getirdi. Milleti silkeledikçe, silkelendiklerini gördük... Demokrasi, sadece sandıkta kazanılan bir zafer değil; o zaferin her şartta korunması, savunulması ve geliştirilmesiyle anlam kazanan bir kavramdır. Ekrem İmamoğlu'na yönelik hukuksuz siyasi baskılar ve Beşiktaş Belediye Başkanı'na yapılan "bir gece ansızın" baskınları, ülkemizin hukuk sistemine olan güvenini en derinden zedelemiştir. Adaletin yerini bulması için verilen bu mücadele, sadece bir partinin ya da bir liderin değil, herkesin ortak mücadelesi haline gelmiştir. Miting alanında bir araya gelen kalabalık, demokrasinin birleştirici gücünü ve sen, ben değil "biz" olabilmeyi bir kez daha ortaya koymuştur. İstanbul'un meydanından yükselen bu çağrı, sadece şehirlerle sınırlı kalmadı; tüm ülkeye yayılan bir umuda dönüştü. Bu ses, sadece bir parti ya da bir grubun sesi değil, adalet, özgürlük ve demokrasi isteyen herkesin sesiydi. Adaletin terazisini bozmaya çalışanlar ve adaletten kaçanlar, er ya da geç halkın kararlı duruşu karşısında yenik düşecektir. Ne diyordu Yunus Emre: "Cümleler doğrudur sen doğru isen, doğruluk bulunmaz sen eğri isen."