Yıl 1936, Yer Seferihisar.. Avcılara kurban olan Anadolu Parsı
Fırat Çağlar Özlü / 1936 tarihli gazete haberinde; Seferihisar, Beyler Köyü’nde 3 avcının ağır yaralandığı ve bir leoparın öldürüldüğü bilgisi yer alır. O yıllarda Anadolu Parsı veya leopar yaygın şekilde kaplan olarak ifade ediliyordu.
Haberin görseli:
1936 yılında Seferihisar kırsalında leopar görüldüğüne dair söylenti yayılır. İlerleyen günlerde bir kaç yerde daha leopar görülür. Bu söylenti avcıların da kulağına gider. Nam yapmak isteyen 14 kişilik avcı grubu, sürek avı (yönlendirerek, kovalayarak yapılan avlanma) başlatır.
Bir kaç gün boyunca geceli gündüzlü süren aramalar sonrası avcılar, izlerin kesiştiği yerde pusu kurarlar. Pusuyu fark etmeyen leopar menzile saklanmış avcılar tarafından vurulur. Yerde hareketsiz yatan leoparın öldüğü sanılır. 4 avcı yerde yatan leopara ayaklarıyla dürttükleri sırada leopar kalkar ve 3 avcı ile boğuşmaya başlar. 3 avcıyı ağır yaralayan leopar diğer avcının 7-8 el ateş etmesi sonucu ölür.
Avcılar leoparın cansız bedeniyle Seferihisar’a dönerler. Göğüslerini gere gere poz veren avcılar o dönem büyük bir nam kazanır.
Uzun yıllar Anadolu Parsı neslinin Türkiye’de tükendiği düşünülmüştür ancak Mayıs 2021 tarihinde yayımlanan araştırma makalesinde Şırnak Cudi dağında kurulan fotokapanlarla 2018 ve 2019 yıllarında çekilmiş, aynı bireye ait olduğu düşünülen 3 farklı fotoğrafı yayımlanmıştır.
Büyüklerimizdende böyle kaplanla ilgili hikayeler duyardık.Orman şefliğinde şoför olarak çalışan amcamın oğlu rahmetli İsmail Usludanda duymuştum.Camtepe köyündede böyle bir kaplan vuran amcayla tanışıyor amca atlanyolda gidiyordum birde baktım yola dalları uzanan çam ağacının üzerinde kaplan uzanmış yatıyor hemen tüfeğimi kaptım ateş ettim kaplanı vurdum.sonra derisini bir güzel yüzdüm halı gibi rulo şeklinde sarıp ata yükledim filancanın hayvan agilina gittim köpekleri çağırdım geldiler kaplanın postunu önlerine açıverdim köpekler korkudan darmadağın oldu demiş.Birde bir hikaye mahallemizden rahmetli Hüseyin Adıgüzel amcadan duymuştum Çatalkaya da keçi ağilları varmış akşam sütünü Narlıdere ye mandıraya götürüyorum tam çatalın oraya geldim çataldan kaplan bir bağırdı atlar ürktü zor zaptettim diye anlatmıştı.