Siyaset kendini dokunulmaz zannedenler çöplüğü ile doludur.Gazeteci Evrim Ataman yazdı…Sırça köşklerde yaşarken her şey yolunda görülür. Etrafında sana "başkanım, vekilim, müdürüm” diyenler vardır ve sen öyle gaza gelirsin ki bir gün o koltuktan ineceğini hesap edemezsin. Kimisi de o koltuktan bir gün ineceğini hesap eder etmesine de, nasıl ineceğini hesaplamamıştır. İnsanların sana nasıl davranacağı, o koltukta oturduğun gün yaptıklarının yansımasıdır.Zirvede otururken her şeyi bildiğini, kontrol edebildiğini zannedersin. Senin her söylediğine hayranlıkla kafalarını sallayarak bakanları görünce "ben ne ulu ,ne yüce ,ne bilgiliyim; bak herkes beni onaylıyor” diye düşünürsün ama işin aslı bambaşkadır. Dostu düşmanı ayıramaz anlayamaz hale gelince de vay haline. Birileri seni kuklası yapmıştır. Sen yönetiyorum zannederken aslında yönetiliyorsundur.Asıl mesele de şudur "hak ederek mi geldin mevkilere” özel hayatında, işinde başarılı olarak mı yoksa birilerinin ittirmesi ile mi?Hadi bir şekilde geldin diyelim peki nasıl kalıcı olacaksın? İşte orada ekip girer devreye. Senin başarında, başarısızlığında her ne olursa olsun arkanda duracak, çalışacak, meziyetli ve seni yarı yolda bırakmayacak ekibin ayakta tutar seni veya yerle yeksan eder. Sen yukarılarda oturduğun ve zamanla halktan koptuğun için sokağı ekibin anlatır sana. Siyasetçi de ön görülü olmalıdır. Arkasından vuranı, yanında dost gibi görüneni bilmelidir. Bir daha aynı yolu kimlerle yürüyeceğini iyi tespit etmelidir.Yanlış kişilerle yürünen yolun nereye çıkacağını kimse kestiremez.