15 Ağustos 2025, Cuma Yeni Haber
Haber Girişi : 15.08.2025

SOKAĞIN KADINLARI

Sarı sıcak bir günün ardından, rahatlatan bir esinti… Çeşme Amfi Tiyatrodayız… "Sokağın Kadınları” oyununu seyrettik.

Sarı sıcak bir günün ardından,
rahatlatan bir esinti…
Çeşme Amfi Tiyatrodayız…
“Sokağın Kadınları” oyununu seyrettik.

Sahneleyen,”İzmir Aşkına Derneği “.
Tümü gönüllülerden oluşan,
amatör bir ruh ve büyük bir şevkle çalışan bir Sivil Toplum Kuruluşu…

Derneğin kurucusu Filiz Güleç hanımla,organize ettiği bir  Karadeniz turunda tanışmıştık…
Derneği ve amacını sorduğumda anımsadığım kadarıyla şunları söylemişti:

“İzmir bizim kentimiz.
Doğup büyüdüğümüz bu güzelim şehre borcumuzu bir nebze de olsa ödemek için oluşturduk bu grubu…
Amatör bir ruhla 14 kişi başladık çalışmaya ama aşkla,şevkle…
Amatör sözcüğü de “amor”dan geliyorsa “aşk” değil mi?.
Şimdi on kat arttık…
İçimizde ev kadını da var,
doktor da;devlet memuru da var,ticaretle uğraşan da…
14 yaşında olan da var, 77 yaşında olan da…

Herşeyi kendimiz yapıyoruz.
“8500” oyunundaki pelerinlerimizi,
evlerimizden çıkardığımız perdelerden kendimiz diktik…

(Filiz hanımla tanışmamızı sağlayan arkadaşım Vecih,bir tekstilci…Filiz Hanım,bir oyunun kostüm kumaşları için nereden bulunabileceği konusunda ÇYDD’den destek istediğinde,tekstilci olan arkadaşıma yönlendiriyorlar;
o da: “yanda artık kumaşlar var,bir bakın…” deyince kendilerini  bir kumaş denizinin içinde buluveriyorlar…Oyunların kostüm sorunu ciddi oranda çözülüyor…)

Neydi amacımız?..
“Çiğdem,boyoz ve gevrek”ten öte de bir İzmir olduğunu anlatmak istedik…
Amazon’larıyla,Büyük İskender’i,Markus Aurelius ve güzelim eşi Faustina’sı, 
Aristides’i,Homeros’u; Çaka Bey’i,Hasan Tahsin’i; 
9 Eylül’ü ,Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’ü ile …, 8500 yıllık  bir tarihi ile bizim olan kenti, tüm bu tarihe sahip çıkıp,
sanatın gücünü kullanarak anlatmak istedik…

“Mübadelede Aşk”, “8500”,
İzmir’in Rüyası” gibi oyunlar sergiledik.Son oyunumuz “Sokağın Kadınları”nı da Fuar Açıkhava Tiyatrosu’nda sahneleyeceğiz.Sizi de bekleriz…”

Sohbette beni daha da duygulandıran şu açıklamasıydı:

“Bu bir gönüllü topluluk…
Bu yüzden de hiçbir ücret almıyoruz.Sahneye koyduğumuz oyunlardan elde edilen gelirin tümünü gereksinimi olan kurumlara bağışlıyoruz.
Behçet Uz Çocuk Hastanesi için de,SMA’lı bir bebek için de; Meme Kanseri Derneği,
TEV,EÇEV,Otizm Derneği…
için de oynadık…”

Oyunu iki yol aradan sonra bir kez daha keyifle seyrettik.
Bu kez oyun, “Çeşme’ye 100 bin sakız ağacı” projesine destek için,bu güzel amaca katkı sunmak,bu iyiliğe dokunmak için sahnelendi…

Bir yanda yüreklerimizi dağlayan orman yangınları…
Öte yanda, Çeşme’yi sakız ağaçlarıyla donatmak için yürütülen proje ve buna destek olmak isteyen duyarlı ve yürekli insanlardan oluşan “İzmir Aşkına” grubu…

Barış Kuvav’ın yazıp yönettiği, “Sokağın Kadınları” oyunu bize; İzmir’in farklı dönemlerindeki tarihinden,
demografik yapısından,çok kültürlülüğünden,kadının toplum içindeki yeri ve özgürlüğüne vurgu yaparak,kesitler sundu…

Dario Moreno’dan Ferdi Özbeğen’e;Tanju Okan’dan Timur Selçuk’a…
unutamadığımız melodilerden Atila İlhan’ın şiirlerine uzandık…
Danslarla,halk oyunlarıyla kendimizden geçtik…

“İzmir Aşkına”, kentin bizi biz yapan ruhunu bize aktararak canımıza can kattı…

Filiz Güleç’in şahsında emek veren tüm üyelerini alkışlıyor,
yürekten kutluyorum…
İyi ki varlar…

Yorum