O dönem ne çok gülümseme, ne çok “biz bir ekibiz” mesajı verilmişti… Şimdi o ekibin üyeleri, sırayla birbirini ifşa ediyor. Seçim döneminde kimin ne yaptığı aslında herkesin kulağındaydı. CHP'nin imkanlarıyla kariyer yapan, koltukları doldurup başka bir cepheye çalışanlar, İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yardım kolilerini farklı amaçlarla yönlendirenler, kurum içindeki kaynakları “başka bir umut” için harcayanlar… Herkesin bir planı vardı, ama kimse kaybedileceğini hesap etmemişti. Olan oldu. Ama esas kıyamet şimdi kopuyor. Çünkü çıkarılanlarla, o çıkarma listelerini hazırlayanların geçmişi aynı defterde yazılıydı. Şimdi herkes birbirini gösteriyor: “Ben değil o gönderdi, ben sadece uyguladım.” “Ben listeyi hazırlamadım, sadece onayladım.” Geçmişte “aynı safta” görünenler, şimdi ekran görüntüsüyle, belgeyle, kulis bilgisiyle birbirini yakıyor. Dün birlikte strateji yapanlar, bugün birbirine şikayet dilekçesi yazıyor. Köstebek soruyor: Bu kadar samimiyetsiz bağlar üzerine kurulmuş bir ekip, ne kadar ayakta kalabilirdi zaten? Zamanında temsil ettikleri yere ihanet edenler, şimdi adalet arıyor. Ama gerçek şu: İhanet edenin sadakatine, ifşa edenin vicdanına güven olmaz.