Bugün 31 Mart. Bu tarih bazılarına 1909 gerici ayaklanmasını hatırlatabilir. Ama bilinen o tarih aslında eski Rumi takvime göre olup Miladi takvime göre 13 Nisan'dır. Peki ne olmuştu 31 Martta? Softalar ayaklanmış ve Osmanlı parlamentosunu basmış ve bazı milletvekilleri öldürülmüştü. Meşrutiyet rejimine yönelik bu isyan hareketini Selanik'ten gelen ve Kurmay başkanlığını Mustafa Kemal beyin yaptığı Hareket Ordusu bastırmıştı. Demokrasi ve özgürlüklere karşı Türkiye'deki ilk gerici isyan olan 31 Mart ile ilgili Sina Akşin hocanın doktora tezi var. Merak edenler detayları oradan okuyabilir. 31 Mart 2019 Türk siyasetine yeni ve önemli bir figürün katıldığı bir tarih. Ekrem İmamoğlu Beylikdüzü tecrübesi sonrası CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkan adayı olarak gösterildiğinde Türk siyasetine bu kadar önemli etkiler yapabileceğini muhtemelen kimse öngörememişti. 2019 ilk seçim performansı dikkat çekiciydi. Kazandık deyip seçimi oldu bittiye getirmeye çalışan rakibi eski başbakana sayımların devam ettiğini ve ıslak imzalı sandık tutanaklarına hakim olduklarını ve önde olduğunu hatırlatması milleti oldu bittiye getirmeye alışanlar için şok ediciydi. Seçim 30 bin oy farkıyla kazanılmış olsa da siyasi iktidar itirazlar yoluyla işi YSK'nın seçimi iptaline kadar götürdü. Oyların çalındığı iddiası çok absürt ve komikti. Zira aynı zarfa 4 oy pusulası birlikte konulmuştu. Ama bu milli iradeyi gasp girişimi 23 Hazirandaki ikinci seçimde sandıkta oy farkı yüzbinleri bulunca MİLLET tarafından püskürtüldü ve yapanlara ciddi bir İKAZ niteliğindeydi. 5 yıl boyunca Belediye Meclisinde çoğunluğu elinde bulunduran siyasi iktidar Ekrem İmamoğlu'nu sınırlandırmaya çalışsa da gösterdiği performansla 2024'te yeniden ve 1 Milyon oy farkla İstanbul Belediye Başkanı seçildi ve ilçelerde de çok önemli bir başarı sağladı. Seçim öncesi tüm bakanlar İstanbul'da sahadaydı. Ancak eski bakan olan aday Kurum siyasi iktidarın tüm desteğini arkasına almasına rağmen ağır bir yenilgi aldı. Bugün yaşananlar aslında bu ağır yenilginin yansımaları. Diploma iptali ile başlayan hukuksuzluk gözaltı ve tutuklama ile devam etti. Biraz empati yapılabilmiş olsa olan bitenin vicdan ve hukuk ile ilgisinin olmadığını kolayca kavrayabilecektir. Ancak mevcut uygulamalar hukukun ayaklar altına alınması pahasına millet iradesini hiçe sayma ve güçlü bir rakibi yargı sopası eliyle devre dışı bırakma planını gözler önüne sermiş oldu. Ancak millet bu planı gördü ve reddederek sandıkta Ekrem İmamoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı yaptı. İmamoğlu şu an 19 Mart'tan çok daha güçlü... Demokrasiyi istenilen durağa gelince inilecek tramvaya benzetenlere en güzel cevabı yine MİLLET verecektir!