İnsan ilişkilerinin temeli güvene dayanır. Bir topluluğun iktisadi hayatı ise insan ilişkilerinin toplamıdır. Yapılan araştırmalar insanların bir birlerine ve kurumlara olan güveni ile iktisadi ve sosyal kalkınma arasında pozitif bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Kalkınmanın temel taşlarından birisi olan sosyal sermaye, insanlar arasında kaliteli güvene dayalı ilişkileri gerektirir.Güvenin önemini vurgulamak için basit bir pazar alışverişini ele alalım. Bir alışveriş sırasında bizim parayı ödeyeceğimiz ve karşılığında malı alacağımız yazılı olmayan bir kuraldır. Pazarcı veya biz çok istisnai durumlar dışında malı almadığmızı veya parasının ödenmediğini iddia etmeyiz. Kimse bu konuda bir endişe taşımaz. Ancak aldığımız malın kalitesi her zaman bir soru işareti taşır. Gerçekten bu pazarcı kaliteli mal mı satıyor? Aldığımız şey parasını hak ediyor mu? Güven sorunundan dolayı insanlar sürekli aynı yerlerden alış veriş yapma eğilimindedirler. Ancak alacağımız şey konut ve araba gibi çok yüksek tutarlarda satılan mallar olduğunda iş daha da karmaşıklaşır. Araba satıcının dediği gibi kazasız mı? Ev depreme dayanıklı mı? Noterde veya tapuda para mı önce verilecek imza mı önce atılacak? Güven sorunu büyüdükçe bu işlemlerin maliyeti de ekspertiz, avukatlık gibi bilgi edinmeye dayalı maliyetler, artar. Bilgi edinme maliyeti de arttıkça öyle bir noktaya gelir ki,alış veriş gerçekleşmez, piyasalar durur. Bu örnekleri finans, banka, borsa vb tüm ekonomiye genelleştirebiliriz.Medeni hayatın başlangıcında güven sorunu bugünkü kadar ön planda değildi. Çünkü kabile üyeleri arasındaki ticari etkileşimlerde ticarete taraf olanlar bir birleri ile ilgili tam bilgiye sahipti. Kimin güvenilir kimin güvenilmez olduğu hakkında fazla bir şüphe olmazdı. İktisadi ve sosyal hayat karmaşıklaştıkça, güven sorunu da büyümeye başladı. Tüccarlar acenteler vasıtasıyla uluslararası ve kıtalar arası ticaret yaparken, güvenilir ticari ortaklıkların önemi daha da artmıştır. İşte bu soruna bir çözüm olarak, insanlar birbirleriyle akrabalık bağlarının olduğu, bu da olmazsa din ve mezhep bağlarının olduğu ortaklar/acenteler tercih etmiştir. Tarikat ve cemaatlerin Orta Çağ’dan günümüzün modern ekonomisine kadar önemlerini korumalarının en önemli nedenlerinden birisi de budur. Anonim, ilintisiz bireylerle yapılan iktisadi ilişkilerin riskini azaltmak için grup içi aktiviteler tercih edilir. Çünkü grup içi bir birey hile veya aldatma yaptıığında cezası gruptan dışlanma gibi yüksek maliyetli olur. Güven sorunu ortadan kaldırmak büyük ölçüde toplumsal kurumlara bağlıdır. Bireyler, iktisadi, sosyal ve hukuki kurumlara güvenilirse, belirsizlikler ve riskler azalır.