17 Aralık 2024, Salı Yeni Haber
Haber Girişi : 30.04.2024

Ekonomik krizin faturasını kim ödeyecek?

Yaklaşık 10 yıldır kişi başı düşen milli gelirde bir artış yok hatta uluslararası sıralamada geriye düşmüşüz. Enflasyon sorunlu ölçümlere göre yaklaşık yüzde 70 seviyelerinde. Gençler arasında ve eğitimli kesimde işsizlik büyük sorun.

Ekonomik krizin faturasını kim ödeyecek?

Prof. Dr. Mehmet Karaçuka yazdı…

Ülke ekonomisinde uzun süredir işler yolunda gitmiyor. Yaklaşık 10 yıldır kişi başı düşen milli gelirde bir artış yok hatta uluslararası sıralamada geriye düşmüşüz. Enflasyon sorunlu ölçümlere göre yaklaşık yüzde 70 seviyelerinde. Gençler arasında ve eğitimli kesimde işsizlik büyük sorun.

Bu sorunlarla baş edebilmek için seçimden önceki ekonomi yönetiminin çeşitli nedenlerle düşürdüğü faiz oranlarını yeni ekonomi yönetimi iş başına geldiğinden beri sürekli artırıyor. Faiz oranlarındaki bu artış reel kesime iki yönlü etkide bulunuyor. Birincisi yatırımların finansmanı pahalanıyor ve bu da reel kesimde yatırımları negatif etkiliyor. İkincisi ise işletmeler artık sermayelerini yatırıma dönüştürmek yerine daha çok getirisi olan mevduata yönlendiriyor. Dolayısıyla faizler hem ikame hem de gelir etkisiyle yatırımların önünde önemli bir engel oluşturuyor.
İşletmeler için yatırımların durması işçileri de etkiliyor. Emeğe olan talep azalıyor ve reel ücretler düşüyor. Enflasyonun bu denli yüksek olduğu ekonomide maaşlarda artış yapılamıyor. Asgari ücret geçmiş dönemlerde yılda iki defa artarken artık yıl ortası artış düşünülmüyor. Emekli maaşlarının durumu siyasete bile yeni yön çiziyor.
Şüphesiz bu acı reçeteye toplum olarak maruz kalmamızın temel nedeni karşılaştığımız enflasyon sorunu. Enflasyonist bir ekonomi çok büyük sorunları beraberinde getiriyor. Piyasa ekonomisinin temelindeki gücü oluşturan fiyat mekanizmasının düzgün çalışmaması toplumun üretim güçlerine büyük bir sorun teşkil ediyor.

Bu beladan kurtulmak için fedakarlık gerekiyor ancak enflasyonun düşmesinde faiz artırmak tek ve kesin çözüm müdür? Maalesef değildir. Kamu maliye politikasının bu konuda üstüne düşeni yapması gerekir. Aksi halde yaptığımız fedakarlıklar boşa gider. Kamuda gereksiz harcamaların bitirilmesi ve bütçede açıkların kapatılması bu mücadelenin olmazsa olmaz kuralıdır. Bütçe açıkları devam ettikçe bu önünde sonunda para basmaya gider ve enflasyon daha da artar. Bütçe açıklarının sosyal devlet uygulamalarından taviz vermeden kapanması da mümkündür. Dolayısıyla kamu maliyesi bu mücadelede elini taşın altına koymalıdır. Ancak bu o kadar da kolay değildir. Kamu bürokrasisi doğal olarak sadece ülkemizde değil tüm dünyada maksimum bütçe ister. Ayrıca ülkemizde bürokrasinin siyasi gücü sandığımızdan çok daha fazladır.

Yorum