Türkiye’de pek çok yazar her bayram döneminde, ‘Nerde o eski bayramlar’ başlığıyla köşe yazar. Halbuki eskiyen bayramlar değil, geleneklerimiz, örf ve adetlerimiz ile birlikte bizler eskiyoruz.Eskilerde whatsapp’tan kalıplaşmış cümlelerle bayram kutlamaları mı vardı? Eskilerde telefonla bayram kutlamaları mı vardı?Soruyorum! Günümüzde kaç gencimiz büyüklerinin ellerini öperek bayramlarını kutluyor?Eskilerde her evin aile reisine sarı bir zarf gelir, içine Kızılay ve Türk Hava Kurumu için fitre parası konulurdu. Nerde o sarı zarflar? Tabi günümüzde Kızılay’a da güven kalmadı. Genel başkanının aldığı maaşı duyan vatandaşlar bu güzide kuruma sırtını döndü. Türk Hava Kurumu ise adındaki Türk kelimesinden olsa gerek bilerek ve isteyerek çökertildi.Kurban derileri Türk Hava Kurumu tarafından toplanırdı. Hiç unutmam, Turabiye İlkokulu’na giderken alçaktan geçen bir uçaktan atılan kağıtlara ulaşmak için Tepecik Mahallesi’ne doğru koşar, birkaç kağıt yakalayabilirdik.Kağıtlarda ‘Kurban derilerinizi Türk Hava Kurumu ile Kızılay’a bağışlayın” yazardı. Daha sonra başta FETO olmak üzere cumhuriyeti ahtapot gibi saran cemaatlerin devreye girmesiyle işin cılkı çıktı. O yıllarda kurban kesmeyen aile sayısı parmakla sayılacak kadar azdı.Ya şimdi?Kurban kesenlerin sayısı parmakla sayılacak kadar azaldı. Millet kurbandan önce günlük ekmeğini, yağını, tuzunu zor alır hale geldi. Sözün özü, bayramlar bayram olmaktan çıktı veya kötü yönetimlerce çıkarıldı.ÇETİN EGE’NİN ANILARINDAN BİR YAPRAKSeferihisar’da kimilerinin ‘Sinemacı Çetin’ kimilerinin Futbolcu Çetin olarak tanıdığı, kimilerinin de Televizyoncu Çetin olarak bildiği Çetin Ege ağabeyimi çok sever ve saygı duyarım.Öncelikle kendisine sağlıklı uzun ömürler dilerim.Bana yıllar önce başından geçen bir olayı anlatmıştı ama konunun hangi yıllarda geçtiğini unutunca kızı Sevil Ege’den yardım istedim. Sevil Hanım da öğrenip beni bilgilendirdi. Konuya geçmeden önce Çetin Abi’nin aynı zamanda Kıvanç Ege’nin babası olduğunu, Kıvanç kardeşimi de Çetin abi kadar sevdiğimi belirteyim.Geçelim konumuza. 1960 İhtilali’nde Seferihisar Belediye Başkanlığı’na bir başçavuş atanır. Başçavuşun ilk icraatı elektrik işletme hesabı tutulması için belediyeye bir muhasebeci almak olur. Başkan başçavuşun açtığı imtihanı birincilikle Çetin Abi (Ege) kazanır ve işe başlar. O yıllarda Seferihisar’ın elektriği jeneratörle sağlanmakta, petrol de bakanlık kararıyla sadece Petrol Ofisi’nden alınmaktadır. Ancak Şaban isminde biri ilçeye BP açar.1963 yılındaki belediye başkanlığı seçimini Rahmi Ergon kazanır. Seçimlerin ardından Şaban Bey’e ait BP’den Çetin Abi’nin önüne 900 litrelik mazot faturası gelir. Ancak jeneratörün 4 adet tankı toplamda 350 litre mazot almaktadır. Çetin Abi kantar fişi ister ama 900 litre geliyor. Peki, 5500 litre mazot nereye gitmiş olabilir?Çetin Abi "Ben bu faturayı ödemem” der. Seçimleri kazanan Rahmi Ergon ise faturanın ödenmesi için Çetin Abi’ye baskı yapsa da Çetin Abi diretir ve 350 litrenin karşılığını öder. Olayın üzerinden bir ay geçmeden belediyenin elektrik hesabı muhasebe servisi kapatılır ve Çetin Abi açıkta kalır.(Bu konu, Tunç Soyer’in ikinci dönemindeki seçim çalışmalarında Seferihisarlı okurlarıma bir şeyler hatırlattı mı bilemiyorum.) Daha sonra zamanın sözü geçen isimlerinden olan ve sonraki seçimde milletvekili seçilen Talat Orhon belediyeye gelip bağırır çağırır ama fayda etmez, Çetin Abi işinden olur. Neyse ki Talat Orhon’un referansıyla İzmir Belediye Başkanı Osman Kibar tarafından İzmir Belediyesi’ne alınan Çetin Abi, daha sonra Seferihisar Mal Müdürlüğü’ne veznedar olarak atanır ve buradan emekli olur.Bayramınızı kutlar, neşenizin bol olmasını dilerim.