08 Nisan 2025, Salı Yeni Haber
Haber Girişi : 1.07.2010

Ey İnsan; Bu Dünya Sana da Kalmaz...

İnsanoğlu, tarih boyunca hayvanlarla iç içe olmuştur. Bu duygusal bağ, günümüzde çok daha fazla gelişti. Evlerde çeşit çeşit hayvanlar besleniyor. Fakat sokağa baktığımız, Seferihisar’da onlarca, yüzlerce, Türkiye’de milyonlarca başıboş bırakılmış, bakımsız, kaderine terk edilmiş hayvan var.

Dinimizde sadaka, fitre, zekat adı altında insanlara yardım amaçlı kavramlar, gelenekler olduğu halde, yılda bir kez dahi olsa hayvanlara yönelik yardım yok. Bunu bir eksiklik olarak görürüm yıllardır.

Seferihisar Doğa ve Hayvan Dostları Derneği Başkanı Fevziye Kanat Özkan ve Neptün Soyer öncülüğünde çok önemli bir etkinlik gerçekleştirilecek önümüzdeki günlerde. 17 Temmuz Cumartesi günü saat 20.00’de, Akarca Atıl Ar Tatil Sitesi’nde bir gece düzenlenecek.

Etkinliğe, tüm Seferihisarlılar, doğaseverler ve hayvanseverler davetli. Geceye katılacak konuklar, hem gönüllerince eğlenecek hem de hayvanlara karşı duyarlı bir davranış sergilemenin onurunu yaşayacak.

Konu hayvanlar olduğu için, bu gecede et dışında çok çeşitli ikramlar olacak. Müzik eşliğinde yemek yenecek, hayvanlarla ilgili bilgiler aktarılacak. Elde edilecek gelir, hayvanlar için harcanacak.
Ne mi yapılacak?

Seferihisar’a, büyük bir hayvan barınağı inşa edilecek. Tepecik mahallesi, Sivrikaya mevkiinde Maliye hazinesine ait olan 42 dönüm bir yer kiralanacak. Burada sadece kedi, köpek gibi hayvanlar değil, her çeşit hayvanın tedavisi yapılacak, insan dostlarının çok güzel bir ortamda yaşamaları sağlanacak.

Bu etkinliğe, biraz önce belirttiğim gibi tüm Seferihisarlılar davetli. Hayvanlara karşı küçücük de olsa bir sevgisi olan herkes, bu geceye gelmeli. Hayvanlara karşı görevimizi yapmalıyız.

Emin Namık Bülbüloğlu adlı hayvanseverin, "Bir köpeğin gözünden insanoğlu” başlıklı aşağıdaki yazısını okuduktan sonra, eminim ki, 17 Temmuz’daki gecede boş tek koltuk kalmayacak.
Bülbüloğlu’nun insanları hayvanlara karşı daha duyarlı olmalarına vesile olacak yazısını lütfen sabırla okuyun.

Bugün yine günışıkları, bulunduğumuz yarım kürede, kepenkleri kapama zamanının geldiğini anımsattığı saatlerde ben kısa süreli de olsa sokağa çıktım. Yürüdüm amaçsızca her zamanki rotamda, yürüdüm. Ayaklarımın beni götürdüğü yere kadar gidecektim.

Sokaklar, caddeler geçiyor ama ben görmeden yürüyordum. Taa ki şehrimin tarihi parkının arka sokağına gelene dek yürüdüm. Boş bir alanda taş yığınlarının arasında bir hareketlilik gördüm.
Taş yığınlarının arasında bir köpek gördüm, yıkıntı artıkları ve taşların arasında bulduğu bir boşluğa girmiş ve oracıkta kıvrılıp yatmıştı. Belli ki hastaydı ve açtı. Belli ki çaresizdi, korkuyordu.

Bir süre, kendine yaklaşmakta olan beni süzdü, umutsuzluk, acı, çaresizlik ve açlığın verdiği acı vardı o gözlerde.

İnsani duygularım kabarmıştı, üzülmüştüm o çaresiz bakışlar karşısında. Yavaş yavaş yaklaştım, biraz tedirgin adımlarla. Kıpırdayacak hali yoktu zavallının. Ben gibi o da tedirgin oldu, doğrulup kaçmak ister gibi davrandıysa da, ona izin vermedi ayakları, tekrar bulunduğu yere çöktü. "Bana yaklaşma” dercesine süzüyordu beni, acılı, tehditkar bakışlarla.

Söylemek istediklerini anlıyordum. Onu dinlemeye başladım. Şöyle diyordu:

"’ Bitsin artık bu çektiklerim. İnsanoğlunun bana çektirdiği eziyetlerden bıktım. Yaşamım süresince insanoğluna hizmet ettim. Ona sadık bir yoldaş oldum. Onun hüzünlerine hüznümü, sevinçlerine sevinçlerimi kattım. Evlerini bekledim, geldiklerinde kapılarda karşıladım onları. Yemediklerini ben yedim, üzeri etten temizlenmiş kemikleri bana verdiklerinde bile mutluluk naraları attım. Bendim onlara kendimi siper eden ve koruyan. Ne oldu peki? Hastalandım, yaşlandım ve kendimi sokakta buldum. Ben kendimi, meyve verdiği sürece sulanan ancak meyve vermeyi kesince sulanması da kesilen bir ağaç gibi görüyorum. Evet, sen ve senin ırkın, hep bencil oldunuz ve acımasız oldunuz bizlere doğaya dünyaya karşı.” Bir hayvanın gözünde biz insanoğlu, işte böyleyiz.

Oysa birbirimizi sevmeliydik öncelikle. Hayvanları sevmeliydik, doğayı sevmeliydik.
Bunu başarmak, çok mu zor ey insanoğlu…
Hayvanları sevmeyen ey insan, insan olabilir mi?… Bu dünya sanada kalmaz kalmayacak da…

Yorum