Sadece ülkemiz değil, hemen hemen bütün dünyada pandemi döneminden sonra enflasyonist bir döneme girildi ve merkez bankaları son 2 yıldır fiyatlardaki artış hızını durdurmak için sıkı para politikaları uygulamaya başladı. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) her ne kadar faizleri düşürerek enflasyonu yenme stratejisi izlemişse de, seçimlerden sonra kurulan yeni ekonomi yönetimi faizleri önemli ölçüde artırarak bu stratejinin başarısız olduğunu kabullenmiş oldu. Gerçekten de enflasyon küresel düzeyde görülmüş olsa da, bizim yaşadığımız enflasyon, gelişmiş ülkelerde görülen enflasyonun neredeyse on katına çıktı.Sadece ülkemizde değil, bazı Batılı medyada da fiyat artışlarının sebebi olarak satıcıların “aç gözlülüğü’ne vurguda bulunuldu. Bu görüşe göre satıcılar, kendi kişisel kar hırslarından dolayı sürekli fiyatları artırmışlar ve enflasyon büyümüştü.Batı ekonomilerine ilişkin göstergeler, son enflasyonist dönemde firma karlarının arttığını göstermektedir ve bu görüş ilk bakışta haklı gibi görülmektedir. Ancak bu basitlik bizi yanıltabilir. Her şeyden önce işin doğası gereği ekonomideki tüm aktörlerin kişisel refahlarını artırmak istemeleri son derece normaldir ve yadırganamaz.Bununla beraber öyle mallar vardır ki, satın alma isteği fiyat artışlarından oldukça yüksek düzeyde etkilenir. Fiyat artışları o malın satın alınma miktarını daha çok düşürür ve sonuç olarak satıcıların toplam geliri fiyat arttıkça azalır. Bu tip mallar genellikle zorunlu ihtiyaç olmayan ve rekabetin yoğun olduğu piyasalara özgü mallardır.Burada önemli olan husus, adil rekabet olmadığında az sayıda satıcının, toplumun aleyhine kendi çıkarlarını artırıp artırmamasıdır. Hükümetlere düşen görev ise öncelikle adil rekabetin sağlanması, sağlanamıyorsa da toplumun büyük sermayeye karşı korunmasını sağlayacak önlemler alınmasıdır.Ekonomide fiyat artışlarının belli başlı nedenleri; mallara olan talebin artması, üretimin maliyetinin artması ve geleceğe ilişkin beklentiler olarak sayılabilir. Bu unsurlar tek tek veya hepsi birden fiyat artışlarına neden olabilmektedir. Ekonomi politikasının işlevi ise bu unsurların yönetilmesindedir. Merkez Bankalarının bu unsurları yönetebilecek araçları mevcuttur. Eğer bu faktörler düzgün yönetilirse, satıcılar ne kadar aç gözlü olursa olsun, fiyatları istedikleri gibi yükseltecek zemin bulamazlar.