Sağır bir kıza olan aşkından yola çıkarak duyma engellilerin işitmesine yardımcı olabilmek amacıyla çalışma yaparken 134 yıl önce telefonu bulan Alexsander Graham Bell, herhalde icadının 2010 yılına kadar böylesine gelişeceğini hesap edememiştir.Telefonun her yaştan her sınıftan insanın eli altında böylesine yaygınlaşacağına da kesinlikle ihtimal vermemiştir.Hele hele çağın bu harika aletinin seçilmişlerin kimlik sınavında kullanılabileceğini de asla düşünmemiştir.Evet…Konumuz telefon ve seçilmişler.Yakın bir dostum, çok yakınımızdaki turistik bir ilçenin belediye başkanından söz ederken ‘Geceden sabaha değişen melek yüzlü siyasetçi’ ifadesini kullanır, buna gerekçe olarak da ‘samimiyetsizliğini’ ‘telefonlara çıkmamasını’ ve ‘haftada bir numara değiştirmesini’ kanıt olarak öne sürerdi.Ve devam ederdi…"Belirli mevkilere seçilerek veya atanarak gelen bu tür kişiler, kendilerini halkın üzerinde, ayrıcalıklı, kanatlı kişiler olarak gördükleri için herkesle muhatap olmak istemez, bu yüzden de sık sık telefon numaralarını değiştirirler…”Aynı olayı önceki akşam İtalyan bir dostumun ısrarı üzerine telefon açtığım bir seçilmişle yaşadığım zaman kesinlikle hayal kırıklığı yaşamadım, ama ‘artık havalandığını’ ve ‘uçuşa geçtiğini’ düşünerek arkadaşıma hak verdim.Halkın temsilcisi olarak- geçici bir süreyle- bir mevkiye seçilip oturan, yakından tanıdığı birisinin telefonunu açmıyor. İki kez, üç kez aranmasına rağmen ‘es’ geçiyor. Belki de birlikte olduğu yabancı konuklarının yanında görüşme ihtiyacı duymuyor veya ‘nasıl olsa yarın tekrar arar istediğim zman görüşürüm’ düşüncesiyle gerek görmüyordu.Peki o anda telefon açan kişi ister dostu olsun ister tanıdığı…İsterse hayatta hiç yüz yüze gelmediği birisi…O anda bir konuda mutlaka görüşmeye ihtiyacı varsa…Başına bir iş geldiyse…Veya vatandaşı ilgilendiren çok önemli bir konuyu muhatap olarak yetkiliye iletecekse…Seçilmiş birisinin böyle bir tavır sergilemeye hakkı var mı? Seçilmiş insanlar zaman sınırı olmadan vatandaşın her sorununa ortak olacak, derdine derman olmaya çalışacak değil miydi?..Bu değerlendirmeyi yaparken üzülüyor, "Politikacılar seçilmezden önce ayrı seçildikten sonra ayrı karaktere bürünürler?” diyen arkadaşımın bir kez daha haklı çıkmasına üzülüyorum.10 ay önce ilçemizde o dönemin bağımsız, şimdi CHP’li olan Tunceli Milletvekili Kamer Genç’i ağırlamıştık.Meclisin saygın milletvekilinin telefonu hiç susmuyor, hepsine de tek tek cevap veriyordu. Merakımız üzerine, "Benim telefonum meclisteki amirlerde de dağ başındaki çobanlarda da vardır. Arayan beni mutlaka bulur” demişti.‘Açılmayan’ ve ‘dönülmeyen telefon’ olayından sonra hiç değilse Kamer Genç gibi telefon vefalıların bulunduğunu düşündüm ve teselli buldum. Nitekim CHP İzmir Milletvekilleri Ahmet Ersin ve Bülent Baratalı ve AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet tekelioğlu’na da günün her dakikasında da rahatlıkla ulaşılabiliyor. Yani Kamer Genç gibi vefalılar da az değil.Evet aziz arkadaşım, ‘Alt alta karbon kağıdı konulmuş gibi melek yüzlü siyasetçiler‘, ‘Mirasyedi siyasetçiler’ , ‘Kendilerini padişah soyundan gelen asilzadeler’ gibi görenler olsa da Kamer Genç gibi gerçek halk liderleri bizi teselli etmeye yetiyor…