Geçtiğimiz yıllarda Seferihisar ve Sur Belediyesi kardeş şehir oldular. Barış süreci çok güzeldi, insanlar ırk din ve mezhep ayrımı yapmadan birbirleriyle konuşuyor, birbirlerine dostluğun ötesinde kardeş gözüyle bakıyor ve kucaklaşıyorlardı. Ne olduysa 7 Haziran 2015 tarihinden sonra oldu. Ne olduğunu, benim gibi yüzlerce belki de milyonlarca insan anlayamadı. GELELİM KONUMUZA Önceki gün bir sözde profesörün kaleme aldığı yazıyı okuma talihsizliği yaşadım. Birkaç dakikamın boşa gittiğini anlayınca da, ”Allah Allah, bu profesöre diplomayı kim verdi?” diye mırıldandım. Uzantılı künyesi olan bu vatandaş, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’i babasının ismiyle vurmaya çalışıyordu. Tunç Soyer’in Sur’da yaşananlar için barış kokan açıklamasını kaleme almış.Ne demiş Tunç Soyer? "Şimdi buralarda günlerdir sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Operasyon ve çatışmalarda insanlar ölüyor. Dünya mirası tahrip oluyor. Elimizden bir şey gelmiyor. Utanç içindeyiz, içimiz kanıyor, kahroluyoruz.” Bu sözler sözde prof’a batmış….. Bu cümlelerden yola çıkan sözde Prof, Tunç Soyer’in babasından girip 1980 yıllarını gündeme taşıdıktan sonra demiş ki, " Gerçeği ve doğruyu söylemek gerekirse, neme gerekti Seferihisar belediye başkanını yazmak?.. Benim için Seferihisar’ın önemi, sadece Çağan Irmak’ın kasabası olmasıdır; güzel sahil kasabası olmasıyla bile ilgilenmiyorum.” Sayın Prof. Bilmiyorsan söyleyeyim. Çağan Irmak iyi bir solcu ve iyi bir aydın’dır…Yazık (1)Yazısının diğer üç paragrafında daKafes filminde gördüğünüz Mamak işkenceleriyle ve 220 ülkücünün idamını istemesiyle ünlü askeri savcı Nurettin Soyer’in belediye başkanı olan oğlu veriyor bu demeci. Sur’da, Silopi’de, Nusaybin, Dargeçit, Cizre’de halkın PKK zulmünü yaşamasına dair tek kelime etme; halkın o ilçelerde göçe zorlanması karşısında gıkın çıkmasın; ondan sonra "Operasyon ve çatışmalarda insanlar ölüyor” de… Haaa!… Unutmadan… Sayın başkan madem orada olanlara yüreğin yanıyor… Sahibi olduğun Teos Tatil Köyü’nü, Sur, Silopi, Nusaybin, Dargeçit ve Cizre halkına aç!… Kış kıyamette rahat etsin masum Kürtler…” (Bu konuda Tunç Soyer’in oteline gerek duyulduğunda otelini o masum insanlara açacağından eminim) Yazık çok yazık..(2)BU CÜMLELERİ KULLANAN ÜLKEMİZİN UZANTILI BİR PROF’U.. Biz Türkler, birbirleriyle kardeş kardeş geçinelim, dost olalım, Türkiye sınırlarında yaşayan tüm insanlar yarınlara kavgasız yürüyelim derken bizim profesörün yazdıklarına bakın…O HALDE BEN DE ŞU CÜMLELERE YER VEREYİM.Seferihisar ve Sur belediyesi kardeş şehir olması nedeniyle ben de birkaç kez Diyarbakır‘ın Sur ilçesine gittim, orada samimi dostlar edindim. Hala telefonlaşıyoruz. O insanların kullandığı cümleler şöyle "Abi burada asker ve polisimizle çatışan insanların hiç birisini tanımıyoruz. Nereden geldi bu insanlar da polis ve askerimize silah sıkıyor, anlamış değiliz.”O halde ben de bu akademisyen kardeşimize bir soru sorayım. "Diyarbakır’ın Sur ilçesi surlarla çevrili ve surların içerisine sadece 7 kapıdan girilebiliyor. Devletimizin ilgili birimleri 7 kapıya ikişer görevli koysa içeriye kim veya kimlerin girip çıktığını kontrol edemez mi? Ayrıca bir insanı babasından, annesinden veya oğlundan vurmak!..Daha doğrusu inciltmeye çalışmak hangi dine, hangi kanuna ve hangi vicdana yakışır? Prof. unvanı elde eden bir ismin dünyaya daha geniş açıdan bakması gerekmez mi? Çok yazık!.. Çok yazık… Bu cümleleri kaleme alan kim? Bir Türk profesörü…