05 Şubat 2025, Çarşamba Yeni Haber
Haber Girişi : 30.01.2013

Telefon çağımızın harika buluşu ama...

Yazıma 13 yıl önce yaşadığım bir anımla başlayacağım.

Tunç Soyer’den önceki Başkan Hamit Nişancı, görevinde henüz altı aylıktı. Yani çiçeği burnunda bir belediye başkanıydı. Sığacık’ta yapılacak yat limanı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nca birinci derece arkeolojik SİT alanı ilan edilmiş, ben de bu haberi Yeni Asır’da yayımlamak üzere Haber Merkezi’ne göndermiştim. Haber güzeldi. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Sığacık’a yapılacak milyarlarca liralık yatırımı engellemişti. Haber gazetede manşetten girecekti ama Başkan Nişancı’dan da bir açıklama isteniyordu.

Seçimlerden önceki  günlerde telefonlara bizzat cevap veren Nişancı, seçimlerden sonra telefonlara kendisinin bakmadığını, telefonunu yakın bir adamına verdiğini o adamının da (Neyin ne olduğunu bilmeden, arayanları kafasına göre değerlendirip)  önemli gördüğü isimleri Nişancı’ya ilettiğini duymuştum.

Neyse…

Haberin bir ayağı eksikti, çünkü müdürlerim, Nişancı’dan da açıklama almam gerektiğini söylemişti. Nişancı’nın telefonunu aradığımda, telefonu açan kişi ‘Başkanım cenazede daha sonra arattırayım’ dedi. Aradan saatler geçti ve akşamüstü gazete baskıya gireceği saatlerde tekrar aramama rağmen Nişancı’ya ulaşamamıştım. Bizim haber de manşetten alt sıralara düşmüş, sayfada,  "Sığacık yat limanına SİT engeli” diye yer almıştı.

Bu olaydan sonra kendi gazetemin köşesinde konuyu anlatan bir yazı yazmıştım ki bu yazı Hamit Nişancı ile birbirimize yan baktığımız günlerin de başlangıcı olmuştu.

Alttaki cümleleri Ümit Cingöz’ü ayırarak yazıyorum. Başkan Ümit Cingöz’ün, telefonlara cevap vermediği veya geri dönmediği iddialarına katılmıyorum. Ancak telefona bakmayan, arayanlara dönmeyen kamu yöneticilerinin olduğunu da çok iyi biliyorum.

Özelikle işgal ettikleri makamın gereği olarak kendilerinden talepte bulunulan kişilerin, "Görmedim, duymadım, bakmadım” diyerek üç maymunları oynadıklarımıza tanık oluyoruz. Telefonu açarlar, bakarlar veya bakmazlar orası onların bileceği bir iş. Ama ben adım gibi eminim ki bunlardan ne siyasetçi, ne de işadamı olur.

Burada bir anımı daha anlatayım.

Geçtiğimiz yıllarda Tunceli Milletvekili Kamer Genç’le Çeşme’den Seferihisar’a geliyoruz Kamer Bey’in iki telefonu var. Bir biri çalıyor bir diğeri… Ama Kamer Bey her iki telefona cevap vermeye çalışırken cevap veremediklerine de anında dönüş yapıyordu.

Ben de "Abi, bu nasıl iştir iki telefonunuz hiç durmuyor ve siz de cevap veremediğinize hemen dönüş yapıyorsunuz” dediğimde, "Mustafa Bey Tunceli’de işe girecek olanlar bir yana, köylerimizde kızını verecek olanlar bile beni arar. Oğluna kız isteyecek olanlar beni arar. Ben de hepsine döner, elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışırım ve her telefona mutlaka cevap verir, döner ararım” demişti…

Sanırım bu hikaye ihtiyacı olanlar için yeterlidir….

Geçelim İstifa iddialarının perde arkasına..

Bu söylentilerin arkasında çok şirin senaryolar olduğunu düşünüyorum. Bu senaryoların perde arkasını ilerleyen kısa zaman diliminde de dile getirmeye çalışacağım…

Son cümlem.

İyiki görüntülü telefonlar çıktı da geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Ankara’dayken, “İstanbul’dayım ağabey” diyemiyorlar ama telefonuna mesaj gönderdiğinizde “almadım veya gelmedi” diyenlerede ilk kez raslıyoruz. Hani eskilerde eve geç gelen evin adamı eşine “vallahi karıcığım aracımın lastiği patladı geç kaldım” derlerdiya, “mesajın gelmedi” lafı da lastik hikayesi..

Yorum