02 Nisan 2025, Çarşamba Yeni Haber
Haber Girişi : 21.02.2025

Ukrayna’da ABD ve Avrupa ayrışması

Prof Dr. Mehmet Karaçuka yazdı

Trump’ın ABD başkanı olarak göreve başlamasının ardından, Avrupa ile ilişkilerin yeni bir boyuta taşınmasının en güncel örneği olarak ABD’nin Ukrayna Savaşı’nda takındığı yeni tutum görülüyor. Geçtiğimiz hafta Trump’ın, Putin ile telefon görüşmesi daha sonra da ABD ve Rusya dış işleri bakanlarının Riyad’da bir araya gelmesi, üç yıldır Avrupa liderlerinin ve eski ABD Başkanı Joe Biden’ın savaş suçlusu olarak nitelediği Putin’i izole etme çabalarını bozmakla kalmadı, görüşmelerin içeriği de Avrupa’da geniş yankı buldu. 

Trump, Çarşamba günü Zelenskyy’yi “diktatör” olarak nitelendirmiş ve Kiev’e savaşı bitirecek bir anlaşmayı kabul etmesi için baskıyı artırmış görünüyor. Diktatör olarak nitelenen Zelenski ise, ABD ve Rusya’nın Kyiv’in katılımı olmadan müzakerelere başlamasına itiraz ediyor. ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, ise Perşembe günü yaptığı açıklamada, ABD’nin Rusya’nın müzakere istekliliğine bağlı olarak uygulanan ekonomik ve siyasi yaptırımları azaltmaya hazır olduğunu belirtti. Bessent ayrıca, Trump’ın bu çatışmayı hızlıca çözme konusunda kararlı olduğunu da vurguladı.

Avrupa destekli Zelenski yönetimi ile ABD arasındaki son kriz haftaya yapılacak olan G-7 zirvesinin içeriği ve yayınlanacak bildirgeler üzerinde görülüyor. ABD, bildirilerde üç yıldır yer alan “Rusya Saldırganlığı” teriminin çıkarılması ve Ukrayna Savaşı’nın bir Savaş olarak değil, çekişme/conflict olarak tanımlanmasını istiyor. Ayrıca geçtiğimiz hafta ABD Savunma Bakanı Hegseth’in, Ukrayna’nın NATO üyeliğinin ya da 2014 sınırlarının geri dönülmesinin gerçekçi olmadığı yönündeki sözleri de hatırlatmakta fayda var. Batı’daki temel çekinceler ise bunlar doğru osa da yani Ukrayna’nın NATO üyeliği ve 2014 öncesi sınırlara Rusya’nın çekilmesi mümkün görünmese de, müzakereler başlamadan bu iki önemli kozu vermenin stratejik bir hata olduğu yönünde. Genel olarak da Rusya ve Putin’in izole edilmesi Avrupa başkentlerinin temel arzusu durumunda. Yalnız burada da tek bir Avrupa yok. İtalya ve Macaristan gibi ülkeler, Trump’a dönem dönem önemli destekler verebiliyorlar. Hatta Trump’ın yemin törenine giden tek G-7 lideri İtalyan Başbakanı Meloni, bu haftaki G-7 zirvesine katılmayacağını ifade ediyor. Muhtemelen Trump’a olan yakınlığı ve Ukrayna’ya vermiş olduğu destek arasında bir çıkış yolu bulmayı hedefliyor. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve İngiltere  Başbakanı Keir Starmer, önümüzdeki hafta Ukrayna konusunu görüşmek üzere aceleyle Washington’a gidiyor. 

Avrupa ile ABD arasındaki uçurumun kapanması ancak Trump’ın tavır değişikliği ile mümkün görünüyor.  Ancak Trump’ın kişiliği ve Rusya’yı bile şaşırtacak derecede Rusya yanlısı tavrı Avrupa’da büyük sorun olarak görülüyor. Temel endişe ise Ukrayna’nın ve Avrupa’nın dışlandığı barış görüşmelerinin Ukrayna’nın tam teslimiyetine neden olması ve bunun da gerek Ukrayna’nın toplumsal yapısında gerekse Avrupa Güvenlik Mimarisinde bir kırılganlık yaratması olduğu söylenebilir. Ukrayna meselesi ayrıca Avrupa’nın karşısındaki en büyük tehdit olan Rusya tehdidine karşı, ABD’nin desteğine ne kadar güvenebileceği sorusunu da kötümser bir bakış açısı getiriyor. Bu bir dönüm noktası olarak Avrupa’nın ABD’den bağımsız bir savunma gücüne ihtiyacını da gündeme getiriyor. Özellikle Rusya’nın görüşmelerde, NATO’nun Doğu Avrupa’dan çıkması isteği Avrupalılarda önemli bir tehdit olarak görüldüğünü söylemekte de fayda var.

Yorum