Dün Almanya'da yapılan genel seçimlerin sonuçları bu sabah netleşmiş durumda. Avrupa'nın en büyük ekonomik ve siyasi gücüne sahip olan bu ülke gelecek dönemde yine bir koalisyon hükümetiyle yönetilecek. Aslında bu beklenen bir durumdu ancak koalisyonun iki partili mi yoksa üç hatta dört partili mi olacağı kestirilemiyordu. İki önemli parti Liberal FDP ve aşırı sol partilerden BSW barajı geçemeyince, iki büyük merkez partinin milletvekili sayıları hükümet kurmaya yeterli oldu. Gelecek dönemde seçimde en çok oyu alan CDU/CSU ile sosyal demokrat SDP koalisyonu önünde bir engel görünmüyor. Bu durum aslında Almanya için kötünün iyisi hatta biraz da şans. Eğer BSW, binde bir dahi fazla oy alabilmiş olsaydı, üç partili bir koalisyon gerekecekti. Seçimin galibi resmi olarak yüzde 29 oy alan Birlik partileri olsa da, asıl büyük kazanımı yapan aşırı sağcı AfD oldu. Her beş seçmenden birisi bu partiye oy verdi. Her ne kadar önlerinde diğer partilerin çektiği bir duvar "firewall" olsa da, artık Nazi eğilimli bu partinin ana muhalefet partisi olarak hem mecliste hem de toplumda söylemleri daha çok yer bulacak. Seçimin genel olarak kazananlarının aşırılık yanlısı ve popülist partiler olduğunu söylemek mümkün; çünkü aşırı sol partiler Linke ve BSW toplamda yüzde 14 oy aldı. BSW ilk kez bu seçimlerde yer alan yeni bir parti olarak yaklaşık yüzde 5 oy alabildi. Lİnke ise oylarını önemli ölçüde artırdı. Aşırı sağ ve aşırı sol partilerin toplam oy oranının yüzde 35'e ulaşması oldukça çarpıcı. Bu durum Batı'da yükselen popülist siyaset dalgasının Almanya'yı da sardığını gösteriyor. Geçmiş dönemin iktidarında yer alan üç parti de önemli oy kaybetti. İktidarın küçük ortağı liberal FDP'nin oyları yarı yarıya azaldı ve FDP lideri Christian Lindner aktif siyaseti bıraktığını açıkladı. Benzer bir açıklama SDP lideri ve geçmiş dönemin başbakanı Olaf Scholz'tan da bekleniyor. Almanya artık yeni bir siyasi dalgaya giriyor demek abartılı olmaz. Her ne kadar merkez sağ ve merkez solun oyları hükümet kurmaya yetse de, Anayasa değişikliği için yetersiz. Oysa Almanya için mevcut durumda anayasa değişiklikleri şart görünüyor. Örneğin, mevcut koalisyonu çökerten borç freni tartışması anayasal bir konu. İşin kötüsü Yeşillerin dışarıdan desteği de Anayasa değişikliği için yeterli değil. Yeni hükümetin aşırı sol partilerden destek araması gerekecek ve bu durumda önemli tavizler pazarlık konusu olacak. Bu seçimlerin Almanya'ya istikrar getireceğini söylemek biraz iyimserlik olur. Koalisyon pazarlıkları muhtemelen aylar sürecek. Bekleyen önemli konular ise Ukrayna, Rusya, Trump gibi siyasi konuların yanında yavaşlayan ekonomi ve ekonomik durgunluk. Toplumsal popülizm baskısı ise bu alanlarda reformları nasıl etkileyecek bekleyip görmek gerekecek.