26 Aralık 2024, Perşembe Yeni Haber
Haber Girişi : 17.12.2017

Çarşının göbeğinde havaya ateş açmak

Seferihisar, yıllardır turizmini geliştirmek, patlatmak için çabalayıp duruyor. Bunun sonucunda da başta Sığacık olmak üzere Ulamış’tan Ürkmez’e, Doğanbey’den Düzceye, ilçe merkezine kadar geniş bir alanda yerli ve yabancı turisti ağırlamaya başladık.

Unvanıyla da sakin olan kente yerleşmek isteyenlerin akınıyla arsa, daire fiyatları arttı. Esnafın, yöre halkının kazancı katlandı.

Emekli olan memur, bürokrat memleketine dönmedi, Seferihisarı yurt edindi.

Belediye Başkanı Tunç Soyer’in öncülüğünde elde edilen ‘Sakin Şehir’ markasıyla yıllardır özlenen hedefe ulaşıldı.

Siyasi gerginlik azaldı, tüm Seferihisarlılar, aynı coğrafyanın altında siyasi kavgaya, ötekileştirmeye karşı çıktı, birbirini kucakladı.

Her şey güzel giderken TV ekranlarına yansıyan bir görüntüyle sarsıldık.

Hemen hemen tüm TV kanallarında yayımlanan, "Sakin şehirde otomobilinin üzerine çıkan bir vatandaş çarşının ortasında havaya ateş açtı, ardından da aracına binip kaçtı’ haberini izledik.

Bu olay ve bu haber kime ne fayda getirir?

Hiç kimseye hiçbir şey getirmez.

Sadece Seferihisar’a, Ekmek parasını kazanmaya çalışan binlerce kişiye zarar verir.

Buna kimin ne hakkı var?

KAMUOYU YANILTILIYOR

Bu arada bazı çevreler, olayı fırsat bilip etnik ayrımcılığa sarıldılar. "Adam çarşının ortasında aracın üzerine çıktı, memlekete küfürler etti ve direksiyona geçip gitti! Peki, polis nerede?” türünden söylemlerle yangına körükle gitti.

Ne oldu kaçtı da?

İşte polis yakaladı, adliyeye teslim etti. Yargı da sanığı tutuklayıp cezaevine gönderdi.

Polisin elinden o anda kaçabilirsiniz ama nereye kadar?

Konuya diğer gözle bakarsak!

O genç havaya ateş açarken polis de silahını doğrultup iki kez tetiği çekse daha mı iyi olacaktı?

Bunları geçelim ve asıl konuya gelelim:

Pek çoğumuzun şu veya bu nedenle öfke kontrolünü kaybettiğine ve isyan noktasına geldiğine tanık olmuşuzdur.

Elbette kaybedilen öfke kontrolünün çarşı ortasında havaya ateş açacak boyuta ulaşmasının ve herkese meydan okuyacak düzeye gelmesinin mazur görülür yanı yoktur.

Bu davranış, ekmeğini yediğin, suyunu içtiğin, havasını soluduğun memlekete ihanet etmekten başka bir şey değildir.

Bu olayı fırsat bilen bazı kesimler etnik ayrımcılığı körüklemeye, meseleye Doğulu-Batılı değerlendirmesiyle yaklaşmaya başladılar.

Sakın ha!..

Bu olayın Doğulu veya Batılı olmakla ilgisi yoktur.

Öfke kontrolünü kaybedenler Seferihisar doğumlu da olabilir, Balıkesir, Trabzon veya Bitlis kökenli de olabilir…

Münferit bir olaydan yola çıkarak toplumu infiale sürüklemek çok kolaydır.

Zor olan oluşan toplumsal yarayı tedavi etmektir.

Olayın failini yargı kararı ile baş başa bırakalım.

Yorum