Fransa’da devrimin 100.Yılı kutlanırken Osmanlı Devletinde Askeri Tıbbiye’de gelecekte İttihat ve Terakki olarak bilinecek örgütün temelli atılıyordu. Yani devrimin tohumları Osmanlı topraklarına düşmüştü. Mustafa Kemal işte tam böyle bir devrimci sürecin başlangıç döneminde doğdu. Okul yıllarında vatanın tehlikede olduğu gerçeği ile yüzleşti ve askeri okul arkadaşları ile bu kötü gidişatı nasıl değiştirebileceklerine dair fikir alışverişleri yapıyordu. Göreve başladıktan kısa bir süre sonra Selanik Manastır merkezli Osmanlı Hürriyet Cemiyeti kuruldu ve Abdülhamit istibdadına karşı mücadeleye başladı. 1908 yılına gelindiğinde Temmuz ayında İttihat ve Terakki’nin organize ettiği eylemler sonucu Anayasa yeniden ilan edildiğinde Fransız Devriminin İlkeleri olan Eşitlik, Özgürlük, Adalet ve Kardeşlik sloganları başta Balkanlar olmak üzere başkentte, İzmir’de sokaklarda yankılandı. Meşrutiyet bir başlangıçtı ve Tarık Zafer Tunaya Hocanın deyimi ile Cumhuriyet için çok önemli bir siyasi laboratuvar olmuştur. 1920 yılında TBMM kurulduğunda artık egemenlik ULUSAL’a geçmişti. Ulusal Kurtuluş Savaşı bir taraftan halife-padişah egemenliğine karşı ULUSAL Egemenlik ve diğer taraftan işgalci güçlere karşı TAM Bağımsızlık Savaşıdır. Cumhuriyet 10 yıllık zorlu savaş sürecinden sonra büyük yokluklar ve yıkımlar içinde kuruldu.Cumhuriyet çağdaş bir ulus yaratmayı, eşit ve özgür bir toplum bilincini uyandırmayı amaçlamıştır. Yokluk ve umutsuzluk içindeki bir ulusu uyandıran ve bağımsızlığa inandıran Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, Amasya Genelgesinde “Milletin istiklalini yine Milletin azim ve kararı kurtaracaktır” diyerek Milletin iradesini eline alması zamanın geldiğini hatırlatmıştır. Cumhuriyet milli iradenin hakimiyetini esas alan siyasi bir rejimidir. Egemenliğin kaynağı Ulustur. Laik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır. Peki Cumhuriyet’in 100.yılı layıkıyla hakkıyla kutlandı mı? Halk kendi kendine layıkıyla kutladı ve Cumhuriyetine sahip çıktı. Ama bu kutlamalar layıkıyla kutlanamadı. Çok daha coşkulu ve güçlü bir sinerji ile kutlanmalıydı.