Bu indirim aynı zamanda 2024 yılı içindeki üçüncü 25 baz puanlık indirim olarak gerçekleşmişti ve faiz indirimlerinin belli bir süre daha bu şekilde dengeli bir şekilde 25'er baz puanlık olarak ilerlemesi bekleniyordu. Ancak mevcut ekonomik görünüm ve veriler pek de iç açıcı görünmüyor. Böyle bir durumda, haftaya yapılacak ECB toplantısında 50 baz puanlık bir indirim de masada. Peki, Avrupa ekonomisi neden bu şekilde yüksek bir faiz indirimine ihtiyaç duyuyor? Veriler üzerinden durumu ortaya koymakta fayda var. Öncelikle, büyüme ve enflasyon oranları açısından faiz indirimlerini destekleyen veriler bulunuyor. Kasım ayında Euro Bölgesi enflasyonu %2,3 olarak kaydedildi ve Avrupa Merkez Bankası (ECB), enflasyon hedefi olan %2'ye 2025 ortasına kadar ulaşılacağını tahmin ediyor. Enflasyondaki düşüşle birlikte Euro Bölgesi genelinde büyüme oranları da düşük seviyelerde gerçekleşmiş durumda. Üçüncü çeyrekte Euro Bölgesi %0,4 büyümüş ve bu büyüme beklenenden de zayıf bir ekonomik performansı yansıtmakta. Almanya ekonomisi, 2021'in ikinci yarısından bu yana reel büyüme kaydedemezken, ekonominin motoru olan imalat sektöründe daralma yaşanıyor. Almanya, üçüncü çeyrekte %0,2 büyüme kaydetmiş, ancak ikinci çeyrekteki daralma %0,1 yerine %0,3 olarak revize edilmiş durumda. ABD'nin olası yüksek gümrük tarifeleri işleri daha da kötü duruma getirebilir. İşsizlik oranı %6,1 gibi düşük seviyelerde olsa da, bu durum düşük ücretli hizmet sektöründeki iş artışına dayanıyor. Almanya’nın yapısal bir krizle karşı karşıya olduğu artık herkes tarafından kabul edilen bir çıkarım. Fransa’da ise Olimpiyatlar sayesinde büyüme %0,4’e yükselmişken, İtalya ekonomisi durgunlukta. İspanya, %3,4 yıllık büyüme ile büyük gelişmiş ekonomiler arasında en hızlı büyüyen ülke konumunda yer alıyor. Kasım ayında açıklanan Hamburg Commerzbank’ın Euro Bölgesi Satın Alma Yöneticileri Endeksi (PMI), 10 ayın en düşük seviyesi olan 48,1 puana gerilemiş durumda. Bu oranın, büyüme ve daralma sınırı olan 50 puanın altında olması ekonomik daralma sinyali veriyor. İmalat sektöründe daralmaya ek olarak, hizmet sektörünün de daralma göstermesi, krizin artık tüm ekonomiye yayıldığı endişelerini haklı çıkarıyor. ABD'nin yeni seçilen başkanı Donald Trump'ın gümrük tarifeleri politikaları, orta vadeli görünümü daha da karamsar hale getirmekte. Tüm bu gelişmelerle Euro, Kasım ayında %1'den fazla değer kaybederek 2022'nin enerji krizi döneminden bu yana en düşük seviyelerine gerilemişti. Sonuç olarak, Euro Bölgesi ekonomisi üçüncü çeyrekte %0,4 büyümüş olsa da Kasım verileri, yılın son çeyreği ve 2025’in ilk çeyreğinde durgunluk beklentilerini artırmış durumda. ECB, Ekim ayında borçlanma maliyetlerini üst üste ikinci ay çeyrek puan düşürerek %3,25'e çekmişti. Ancak zayıf büyüme ve hızlı enflasyon düşüşleri, daha büyük faiz indirimleri için beklentileri güçlendiriyor ve 50 baz puanlık indirim şu an masada görünüyor. Bu da Euro'nun Dolar ile paritede eşitleneceğine dair görüşleri besliyor. Ancak ekonomide her zaman sürprizlere yer olduğu ve bu yazılanların yatırım tavsiyesi olarak değerlendirilmemesi gerektiğini belirtmek doğru olacaktır.