17 Aralık 2024, Salı Yeni Haber
Haber Girişi : 21.10.2024

Hastaneler, Asimetrik Bilgi ve Piyasa Başarısızlığı

Son günlerde hastanelerde şahit olduğumuz insanlık dışı rant çevirme uygulamaları, hepimizi derinden etkileyerek sisteme ve kurumlara olan güvenimizi sarstı.

Son günlerde hastanelerde şahit olduğumuz insanlık dışı rant çevirme uygulamaları, hepimizi derinden etkileyerek sisteme ve kurumlara olan güvenimizi sarstı. Özellikle en kırılgan varlıklarımız olan bebekler, çocuklar ve yaşlılarımızın para hırsı nedeniyle hayatlarını kaybetmeleri, hayata, sisteme ve kamuya olan bakış açımızı derinden etkiledi. Her şeyden önce, sağlık gibi temel bir hizmetin özel hastaneler aracılığıyla kâr amacı güderek sunulması ve bu amaçla insanların canlarından olması, piyasa sisteminin sorgulanmasına neden oldu.

Piyasa ekonomisinden beklenen en önemli fayda, kaynak dağılımında etkinliğin sağlanarak toplumun ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetlerin en düşük maliyetle tüketicilere sunulmasıdır. Gerçekten de, uygun koşullar oluştuğunda ve piyasada serbest rekabet mevcutsa, kamunun ekonomideki rolü oldukça sınırlı olabilir. Ancak, bu uygun koşullar her zaman her piyasada ortaya çıkmaz. Bu koşullar zedelendiğinde, kamu piyasalara müdahale etmek veya piyasayı kendisi oluşturmak zorunda kalabilir. İktisat terminolojisiyle, bu uygun koşullar bulunmadığında "piyasa başarısızlığı” doğal bir sonuç olarak kaynak dağılımında etkinlik sağlayamaz.

Bu koşulların en başında, piyasada yer alan alıcı ve satıcıların tam bilgiye sahip olmaları gelir. Ancak genelde görülen, bir malı satan veya hizmeti sunan tarafın, ürünle ilgili olarak alıcıdan çok daha fazla bilgiye sahip olmasıdır. Bir ekonomik aktivitede, taraflardan birinin diğerinden daha çok bilgiye sahip olmasına "asimetrik bilgi” denir ve bu durum, piyasaların etkin sonuçlar doğurmasında büyük bir engeldir. Peki, bu asimetrik bilgi en çok hangi sektörlerde ortaya çıkar? Sağlık hizmetleri sunan hastaneler, doktorlar ve hemşireler, yıllarca süren eğitimler alarak ve tıp fakültelerinden mezun olarak bu meslekleri icra etmektedirler. Alınan eğitimin ve bilgi düzeyinin yoğunluğu, bizim gibi normal vatandaşların sağlık sorunlarıyla ilgili bilgisiyle kıyaslanamaz. Böyle bir bilgi asimetrisinde ise bize düşen, bu uzmanların görüşlerine güvenmektir. Ancak son günlerde görüldüğü üzere, bu güven kolaylıkla istismar edilerek uzmanlar tarafından rant çevirme mekanizması olarak kullanılabilir. Sonuç olarak, hastalarımıza hangi tedavinin uygulanacağını veya bir tedavi uygulamasının gerekli olup olmadığını, fayda mı yoksa zarar mı getireceğini bilmemiz ve kontrol etmemiz mümkün değildir.

Bu tür bilgi asimetrisinin olduğu piyasalarda her zaman optimal altı denge durumları söz konusudur. Bu nedenle kamu, bu tür piyasalarda ya hizmeti kendi sunar ya da bu bilgi asimetrisinin ortaya çıkaracağı olumsuzlukları önlemeye çalışır. Aslında kamu, sağlık hizmetlerini devlet adına özel sektöre devrederek ve gerekli ödemelerin bir kısmını yaparak bir asil-vekil (principal-agent) ilişkisi sürdürür. Böyle bir durumda ise asimetrik bilgi, sadece hasta-hastane ilişkisinde değil, hasta-hastane-kamu üçlüsü üzerinden yürür. Bu da durumu daha karmaşık hale getirerek etkinliğin boyutlarını artırır. Bu durumda, eğer hizmetin kontrolü mümkün değilse, kural olarak kamu tarafından yürütülmesi ve ancak istisnai olarak piyasaya bırakılması toplumsal refah için daha rasyonel olacaktır.

Yorum