Arjantin, ekonomik dalgalanmalar, yüksek enflasyon ve kronik bütçe açıklarıyla uzun süredir istikrarsız bir tablo çiziyor. 20. yüzyılın başlarında dünyanın en zengin ekonomilerinden biri olan ülke, zamanla siyasi belirsizlikler ve yanlış ekonomik politikalar nedeniyle büyük bir düşüş yaşadı. Bugün ise Arjantin, Türkiye ile sıkça karşılaştırılan ülkelerden biri hâline geldi. İki ülke de enflasyon, para birimi dalgalanmaları ve ekonomik reform ihtiyacı konusunda benzer zorluklarla mücadele ediyor. 2023 seçimleri, Arjantin için büyük bir dönüm noktası oldu. Yıllardır Peronist hükümetler tarafından yönetilen ülke, radikal reformlar vaat eden Javier Milei’yi başkan seçerek büyük bir değişime imza attı. Kendini "anarko-kapitalist" olarak tanımlayan Milei, serbest piyasa ekonomisini savunuyor ve devletin ekonomideki rolünü mümkün olduğunca azaltmayı hedefliyor. Göreve gelir gelmez cesur ekonomik reformlar uygulamaya başladı ve kısa sürede etkileri görülmeye başladı. Öncelikli hedeflerinden biri, ülkenin yıllardır mücadele ettiği yüksek enflasyonu kontrol altına almaktı. 2023’te yıllık enflasyon %289 gibi uç seviyelere ulaşmış, aylık enflasyon ise %25,5’i bulmuştu. Ancak Milei’nin sıkı mali politikaları sayesinde aylık enflasyon %2,5 seviyesine kadar geriledi. Yıllık enflasyon hâlâ yüksek olsa da, geçmiş yıllara kıyasla düşüş eğiliminde olması olumlu bir gelişme olarak değerlendirmek mümkün. Bütçe açığını kapatmak için de sıkı kemer sıkma politikaları uygulayan Milei, devlet harcamalarında büyük kesintilere gitti. Kamu çalışanlarının sayısı ciddi oranda azaltıldı, sübvansiyonlar kaldırıldı ve disiplinli bir mali yönetim benimsendi. Bu politikaların sonucunda, Arjantin 2024’ün ilk sekiz ayında bütçe fazlası vermeyi başardı. Kronik bütçe açıkları veren bir ülke için bu durum büyük bir başarı olarak öne çıkıyor. Üstelik, kamu harcamalarının kısılmasına rağmen, Arjantin ekonomisi, 2024’ün üçüncü çeyreğinde %3,9 büyüme kaydetti. 2025 yılı için ise %5 civarında bir büyüme beklentisi var. IMF ve diğer uluslararası finans kuruluşları bu süreçte büyüme öngörmüyordu, bu yüzden elde edilen sonuçlar piyasalarda sürpriz yarattı. Ekonomideki iyileşmeyle birlikte Arjantin’in devlet tahvilleri de yükselişe geçti. ABD Hazine tahvillerine kıyasla risk primi %4,4 oranında düşerek 677 baz puana geriledi. Milei göreve geldiğinde bu fark 2.000 baz puan seviyesindeydi. Bütün bu reformlar önemli olsa da, Milei’nin en büyük hedeflerinden biri, 2026 itibarıyla Arjantin’de uygulanan döviz kontrollerini tamamen kaldırmak. Ülke, son 13 yılın 9’unda sermaye kontrolleri altında yönetildi ve bu durum yerli ve yabancı yatırımcılar için büyük bir engel oluşturuyor. Arjantin’de döviz kontrolleri, pesonun aşırı değer kaybını ve sermaye kaçışını önlemek için uygulanan bir politika olarak öne çıkıyor. Vatandaşların ve şirketlerin dolar alımına çeşitli sınırlamalar getirilerek, özellikle şirketlerin kârlarını yurtdışına transfer etmeleri engellenmek hedeflenmekte ancak, sermaye akışının önündeki engeller Arjantin’in finansal sistemin gelişiminin ve ülkeye yabancı yatırımların çekilmesi önünde de büyük bir engel olarak görülüyor. Milei, bu kontrolleri kaldırabilmek için IMF ile görüşmeler yürütüyor. 2024 yılı boyunca hükümet, pesonun değer kaybını ayda yalnızca %2 ile sınırladı ve bu oran son dönemde %1’e kadar düşürüldü. Bu durum, pesonun reel olarak %40’ın üzerinde değer kazanmasına yol açtı. Böyle bir dengenin sürdürülemez olduğunu söylemek mümkün. IMF ve Milei, kontrollü bir geçiş sürecinin gerekliliğinde hem fikir ve bu konuda reformlar hazırlanıyor. Kademeli bir geçiş hedefleniyor çünkü döviz kontrollerinin kaldırılması süreci büyük riskler barındırıyor. Eğer yanlış zamanda ve plansız bir şekilde serbest bırakılırsa, ani dolar talebi pesonun hızla değer kaybetmesine neden olabilir. Bu da doğal olarak enflasyonda elde edilen kazanımları yok edebilir. Arjantin Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin sınırlı olması da bu riski artırıyor. Ekim 2025’te yapılacak ara seçimler, Milei hükümetinin ekonomik planları için kritik bir dönemeç olarak görülüyor. Mecliste hâlâ azınlık konumunda olan Milei, reformlarını sürdürebilmek için seçimlerde daha fazla destek kazanmak zorunda. Bu nedenle, seçimlerden önce daha radikal reformlar yerine ekonomik istikrarı korumaya odaklanması anlaşılabilir bir durum. Seçimlerin ardından sermaye ve döviz kontrolleri konusunda atılacak adımlar, Milei’nin ekonomik politikalarının da samimiyet testi olacak. Eğer reform süreci iyi yönetilmezse, Arjantin yeni bir krizle karşı karşıya kalabilir. Ancak doğru stratejiyle ilerlenirse, ülke için yeni bir ekonomik istikrar dönemi başlayabilir.