Lozan Barış Antlaşması Türk diplomasi tarihinin en önemli başarılarından biridir, diplomatik bir zaferdir.Lozan Antlaşması I.Dünya Savaşı sonrasında imzalanan son antlaşmadır. Gerçekçi bir temele oturan bir barış antlaşması olduğundan dolayı diğer antlaşmalar 2.Dünya Savaşı ile tarihe karışırken Lozan halen yürürlükte olan bir antlaşmadır. Lozan, 1535 yılında Kanuni’nin Fransa’daki verdiği kapitülasyonları, 1838 İngiltere ile yapılan Baltalimanı antlaşması sonrası yarısömürgeleşen ekonominin 1854 yılında Kırım Savaşı sırasında dış borçlanmaya yönelmesi ile Düyun-u Umumiye İdaresinin kurulması gibi Osmanlı imparatorluğunun biriken tüm sorunlarının masaya yatırıldığı yerdir. Anadolu da dahil olmak üzere Osmanlı mirasını Sevr Antlaşması ile paylaşan emperyalist devletlere ve onunla işbirliģi yapan ve anlaşan Saltanat Hükümetine karşı Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) önderliğinde TBMM hükümetinin Misak-ı Milli hedefleri doğrultusunda yürüttüğü dış politika Lozan’da büyük bir başarıya imza atmıştır. Uzun süren bu diplomatik müzakere sürecinde Mudanya Ateşkesinin mimarı olan İsmet Paşa (İnönü) başkanlığındaki Türk heyetinin direnci ve Misak-ı Milli konusundaki ısrarlı tutumları teslimiyetçi Osmanlı diplomatlarına alışmış batılı diplomatları hem şaşırtmış hem de bezdirmiştir. Lozan’a yönelik son dönemlerde artan olumsuz bakış açısı ve değerlendirmelerin tarihsel gerçeklerle ilgisi yoktur ve siyasi bir istismar ve algı oluşturma gayretini bir ürünüdür. Burada Atatürk’ün çok güzel bir sözünü hatırlatmakta fayda var; TARİH YAZMAK, TARİH YAPMAK KADAR MÜHİMDİR; YAZAN YAPANA SADIK KALMAZSA DEĞİŞMEYEN HAKİKAT İNSANLIĞI ŞAŞIRTAN BİR HAL ALIR”. Lozan yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığının tescilidir. Türk milletinin gurur duyacağı bir Barış Antlaşmasıdır ve 100.yılına doğru yaklaşılırken Lozan Antlaşması’nın hangi koşullarda imzalandığının, Osmanlı’nın yüzyıllar içinde biriken sorunlarının nasıl çözüldüğünün iyi anlaşılması gerekir.