Seferihisar’da düzenlenen fuar altı gün devam etti, ancak hafızalarda ne altı ayda ne de altı yılda silinmeyecek izler bıraktı.Tüm güzelliklerin yanında, insanı üzen durumlar da vardı. Yerli ve kendisini dev aynasında gören, dükkanlarına bir müşteri geldiğinde bile masaya uzattığı ayağı indirmeyen malum tipler, ne yazık ki bu fuara da gelmedi…Seferihisar’a yerleşen insanlarımıza yabancı gözüyle bakan bu şehzadeler, ne yazık ki bu insanların misafirperverliklerinden kendilerine ders çıkartamadı. Karadenizlilerden Güneydoğululara, İç Anadolululardan Güney Anadolululara kadar insanların stantlarındaki sıcaklığa tanık olamadılar. Niçin biliyor musunuz? Dutlar altı mekanlarını altı günlüğüne de olsa terk edemedikleri için…Böyle olunca da o Ahıska Türklerinin, o Doğu ve Güneydoğulu insanların, Yozgatlı, Afyonlu ve Tokatlıların misafirperverliğinden bir şeyler öğrenemediler.Gurbette yaşamanın ne kadar zor olduğunu gurbette yaşayan bilir. Kimisi 30 yıl önce, kimisi 10 yıl önce yerleşti Seferihisar’a. Neden kendi memleketlerini bıraktılar da Seferihisar’a geldiler? Kimbilir hangisinin ne derdi vardı?..Muhtemelen maddi sorunlar veya ailevi meseleler onları doğdukları topraklardan ayırdı, buralara kadar sürükledi. Ama bunu herkesin anlaması mümkün değil…Herkesin insanların doğdukları toprakları, çocukluğunun geçtiği yerleri, arkadaşlarını, akrabalarını bırakıp başka diyarlara göç etmesini çözebilmek için biraz halden, dertten anlayan kişi olmak gerekiyor.İşte bu acıyı ve bu duyguları gün yüzüne çıkarmaya çalışan başta Ahıska Türkleri olmak üzere, Seferihisar’a yerleşen bu insanlarımız, altı gün içinde hünerlerini, örf ve geleneklerini sergilemeye çalıştılar.Tüm dernek temsilcilerinin de dediği gibi bu organizasyonun fikir babası Belediye Başkanı Tunç Soyer’di. Soyer, fikri ilk ortaya attığında ben, "Başkan bölünmelere neden olmaz mı?” diye sormuştum.Başkan Soyer konuyu detaylı anlattığında ben de o düşünceden caymış, "güzel fikir” demiştim.. Organizasyon hayata geçirildiğinde "güzel fikir” cümlemin bile ne kadar az kaldığını öğrenmiş ve yaşamış olduk.Tunç Başkanın da söylediği gibi bu yıl ilk kez uygulanan bu etkinliklerin gelecek yıllarda çok daha güzellerini yaşacağımızı şimdiden görür gibiyim ve bir yıl sonrayı şimdiden merakla bekleyeceğim.Burada dernek başkanlarının Soyer’e teşekkür ederken kalplerinde bir teşekkürün daha beklemekte olduğu belliydi. Ben duyguları birbirine karıştığı için kullanamadıkları birkaç cümleyi onların adına kullanmak istiyorum.."Sevgili başkan, bizler kendimizin kim olduğunu yıllardır Seferihisarlılara anlatamamıştık. Bizlere hep yabancı gözüyle baktılar. Kimimiz PKK korkusuyla bu ilçeye geldik ama burada da bizlere PKK’lı gözüyle bakanlar oldu. Bizler de Seferihisarlılar gibi bu yurdun insanlarıyız ve artık çocuklarının doğum yerinde Seferihisar yazıyor. Bunu az da olsa anlatabilmemize siz vesile oldunuz. Size o kadar minnettarız ki.. Teşekkür ediyoruz demek çok az gelir…” Bu söylenemeyen duygu dolu düşüncelere bende aynen katılıyorum.. Teşekkürler Sevgili Başkan Tunç Soyer…