Bizim belediyede partilerin gizli oturumları olur. Adı da ‘grup toplantısıdır.’ Bu toplantılarda genelde seçilmişler yeri alır, ama bu dönemde seçilemeyenler de yan koltuklara kuruluyor.Yazımın konusu bu toplantılarda bazı kişilerin çizmeyi aşan ileri geri konuşmaları. Ama önce kendimle ilgili birkaç cümle yazmam gerekiyor.Önceki gün kardeşim Süleyman vefat etti, mekânı cennet olsun…Bu vesileyle dünyada gelip geçici olduğumuzu bir kez daha hatırlayıp dünümü, geçmiş yıllarımı gözümün önüme getirdim. ‘Acaba yazılarımla bazı insanları kırdığım oluyor mu’ diye düşündüm. Sonuçta gazeteci olarak yazdığım hiçbir yazı, haber ve köşe yazısından pişmanlık duymadım.Çünkü tüm yazılarımda toplumun menfaatini kişisel menfaatlerin önünde tuttuğumu bir kez daha gördüm ve izlediğim çizgiden asla taviz vermemeye ve yalpalamamaya karar verdim.Gazeteci kimliğimin, aynı yazıları bugün de yarın da yazmam gerektirdiğine inandım.Çünkü bizim hiç kimseyle kişisel sorunumuz yok. Bazı kişilerin yasalara, genel teamüllere uymayan davranışlarını da kamu adına eleştiriyoruz.Tek eksikliğimin her gördüğüm insana bir güler yüz, bir ‘merhaba’ diyememek olduğunu tespit ettim. Bundan sonra o eksikliğimi gidermek için çaba göstermem gerektiğine inandım.GELELİM O BELEDİYENİN O TOKATÇISINAZannediliyor ki 10 kişi bir araya gelecek, orada konuşulanları ben duymayacağım öyle mi?..Bölgede 34 yıldır gazetecilikle haşir neşir olan Mustafa Karabulut’un, bırakın 10 kişinin bir araya geldiği toplantıda konuşulanları, karı-koca arasındaki fısıltılardan bile haberdar olduğu için meslek hayatında bunca yıl dimdik ayakta kaldığını cümle alem bilir. Ama milletin oyu ile seçilip millete ihanet eden birtakım zavallı zevatın aklı bunu düşünmeye yetmez…GEÇELİM KONUMUZABizim seçilmişler, aralarına seçilmeyenleri de alarak grup toplantısına başlıyorlar. Kaçak yapılarıyla ün kazanan isim grup başkanına hitaben basın, daha doğrusu Mustafa Karabulut için konuyu açıyor "Bu Mustafa Karabulut niye bizi eleştiriyor?” diyor.ANAP’tan günümüze her dönem iktidarın nimetlerinden faydalanan, düne kadar AKP’de adaylık kovalayıp olamayınca CHP’nin baştacı yaptığı bir başka muhterem, bu çıkışı gizli kalmış duygularını dışa vurma fırsatı olarak değerlendiriyor ve "Bizim zamanımızda onu 10 yıl belediyeye sokmadık. Benim hakkımda bir yazı yazsın, vallahi ona iki tokat atarım! Verin belediyedeki yakınını çöpe, bakın bakalım bir daha yazabilecek mi?” sözleriyle bütün kinini, nefretini ortaya döküyor.VAH VAH VAAHH!Bu cümlelere biraz açıklık getireyim: Sen bilmiyorsun, madem ben anlatayım.1- O zamanki belediyeye çok istenmeme rağmen 10 yıl süreyle ben kendim girmedim… Millete ait resmi bir kurumun, milletten uzak, keyfi bir şekilde yönetildiğini, çiftliğe dönüştürüldüğünü gördüğüm için o binadan uzak durmayı gazetecilik ilkelerime çok daha uygun buldum.2- Maşallah sen ne zekiymişsin be… ”Yakınını çöpe atın bak bakalım, bir daha bu yazıları yazabilecek mi?” diyebiliyorsun.Oradan bakınca öylemi görülüyor?Siz on yıllık yerel iktidarınız dönemine pek çok ismi çöpe verdiniz, taş ocağına gönderdiniz! Aradan yıllar geçti, sizin gibi cin fikirlilerin lafına bakarak icraat yapanlar şimdi nerede?Hımmm, nerede söyler misin?Sizin gibileri lafıyla hareket ettiği için sırtının iki seçimde de kündeye geldiğini bilmiyor musun?3- Benim yakınım gerekirse çöpte de çalışır, mıntıka temizliği de yapar ama işinin hakkını layıkıyla yapmasını bilir. Hiçbir yakınım çıkar uğruna sizin gibi fırıldak olmaz. Öncelikle bu çok iyi biline…4- Zamanında senin gibi kazmalar Yeni Asır’da yayınlanan bir haber nedeniyle üç dişimi kırmıştı. Her zaman gururla anlattığım bu olaydan sonra ne oldu biliyor musun?Bilmiyorsan o yıllardaki seçilmişlere sor, öğrenirsin…Aslında bu tür cümleleri ne seçilmişler kullanır ne atanmışlar. Ancak senin gibi 76 milyonun hakkını gasp ederek, hani millete ait alanı tel örgüyle çevirip para kazanmaktan utanmayan kişiler, sözlerinin nereye varıp varmayacağını düşünmeden böyle ileri geri geveler.Bari belediye başkanınızdan ders alsaydınız biraz. O zaman bir şeyler öğrenir, o makama onun sayesinde geldiğinizi unutmazdınız.Şimdi gelelim sadede…Madem çok efesin, madem çok iyi bir magandasın, ben gazeteciliği, sen seçilmişliği bir kenara bırak, bir dış mekanda kim kime ne biçim tokat atar bir görelim. İstediğin zaman istediğin yerde…Utanmaz insan…Sana üzülmüyorum, seni matah sanarak oralara getirip seçmenin önüne koyan isimler adına üzülüyor, CHP’nin bu tür hatalar nedeniyle iktidar olamamasına acıyorum…‘Yazıklar olsun’ diyeceğim ama o cümle marifetlerinizin yanında çok hafif kalıyor.Şimdi bunları bir yana bırakalım. Önce şu sorulara cevap ver:”Bir belediye meclisi üyesinin siyasi gücüne güvenerek imar yasalarını çiğnemesini, yol çekme mesafelerini kapatmasını doğru ve ahlaklı bir davranış olarak görüyor musun?””Kamunun malı olan yola banka ATM’si kaydurup kirasını almak bir belediye meclisi üyesine yakışıyor mu?””Bir belediye meclisi üyesinin, kıyı kenar çzgisi kurallarını hiçe sayıp vatandaşın serbestçe yararlanma hakkı olan sahili tel örgü ile kapatması ahlaka ne ölçüde uyuyor?”Şimdi geç aynanın karşısına. Bu sorulara yüzün kızarmadan kendi kendine cevap ver.Sonra Mustafa Karabulut’a dil uzatma hakkın olsun…