31 Mart 2025, Pazartesi Yeni Haber
Haber Girişi : 20.03.2025

Sabahın bir sahibi var

Muammer Toprakçı yazdı

1877-1912 arası… Meksika, Don Porifrio Diaz’ın diktatörlüğü altında inledi. Dile kolay, 34 yıl!.. Don Porfirio, kendisini yeryüzünün en akıllı, en yetenekli devlet adamı olarak görüyordu. Ondan büyüğü yoktu!.. Koltuğunda ölünceye dek oturmak niyetindeydi. Tüm bu ağır diktatörlük yillarında, okullarda her sabah müdür çocuklara sorardı: “Meksika nedir?..” Çocuklar da bağırtılırdı: “Meksika özgür ve bağımsız bir cumhuriyettir!…”

Yazar B.Traven’in, Diaz ‘ın diktatörlük dönemini anlattığı, -1975’den beri başucu kitaplarımdan - “Hükümet” romanı yine elimde. Sanırım daha önce de yazmıştım. Traven, romanda Meksika yerlilerinin bir geleneğini aktarıyor:“Bir kez reis olan kimse ikinci kez seçilemezdi…Yeni reisin göreve başlaması sebebiyle yapılan tören eşsiz bir törendi…” Koltuğu bırakan eski ve seçilen yeni reisin konuşmalarının ardından meydana, hasırdan yapılmış, alçak ve ortasında bir delik açılmış sandalye getirilir. Yeni reis pantolonunu indirip delik sandalyeye oturur. Kabile adına üç temsilci, içi harıl harıl yanan kömürle dolu toprak bir çanağı, reisin dibi delik sandalyesinin altına yerleştirirler. Halk temsilcilerinden birisi, reisin poposunun altındaki ateşin, ona görevinin halka hizmet olduğunu unutturmamak için konulduğunu söyler… “Yeni reis altına ateşi kimin koyduğunu unutmamalıydı. Sandalyeye yapışıp kalamayacağını, halkının selametini zedeleyici bir durum olan ömür boyu yönetim tehlikesini önlemek için, vakti dolduğunda sandalyeden vazgeçeceğini hatırlamalıydı. Sandalyeye yapışmaya kalkarsa altına; kendisini de, sandalyesini de yutacak büyüklükte ateş koymasını bilirlerdi. Yeni reis bu söylemler bitinceye kadar altında cehennem ateşi yanan sandalyesinde oturmak zorundaydı…”

Üç temsilci de bunları yeni reise hatırlatır, son konuşmacı önceki ikisinin konuşmalarını kısa kestikleri kanısındaysa, konuşmayı uzattıkça uzatır. Traven, anlattığı geleneği  şöyle tamamlıyor: “Hemen hemen bütün reislerin vücutlarındaki yanık izleri …halkın geleneklerine karşı gelip de bir daha seçilmeyi aklından geçirmemesi için yararlı bir hatırlatmadır. Hiçbir lider düşürülemez, değiştirilemez değildir, yıllanmak için oturtulmamıştır o koltuğa…” Ama orası Meksika’ydı. Pancho Villa’ların, Emiliano Zapata’ların topraklarıydı. Köroğulların, Pir Sultanların toprakları gibi, Azteklerin, Mayaların kültürlerinin devamıydı. Anadolu’da binlerce yıldır iç içe geçmiş kültür birikimleri gibi… İstanbul Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve 100’den fazla insanla birlikte gözaltına alınması gösteriyor ki, Türkiye bir yerlere sürükleniyor…

Önce, son üç yıl ve üç ayrı rapor:

2023…

Economist İntelligance Unit (EIU)’nun raporuna göre,

Türkiye ‘Demokrasi Endeksi’nde 167 ülke arasında son sıralarda (103)yer aldı.

Endeksteki sıralama şöyle:

Tam Demokrasi…

Kusurlu Demokrasi…

Hibrit(Karışık-Melez)Rejim…

Otoriter Rejim…

Raporda ‘hibrit rejim’ olarak tanımlanan Türkiye için ne deniyor?

-Türkiye’nin demokratik değerleri aşınmaya devam ediyor…

-Türkiye’de demokratik haklar hızla sınırlandırılıyor…

-Seçimler genellikle özgür ve adil değil…

-Medya sansüre tabi…

-Hukukun üstünlüğü zayıf…

-Yolsuzluk yaygın…

Rapor şöyle tamamlanıyor: Erdoğan; medya, muhalefet ve toplumsal muhalefet üzerindeki baskıyı artırdı. Bu düşüş eğilimi, Cumhurbaşkanı’nın giderek artan otokratik yönetimini yansıtmaktadır…

(Euro News-2/2/2023)

2024…

Bertelsmann Vakfı’nın ‘Demokrasi Endeksi’ne göre, ‘Ilımlı Otokrasi’ olarak tanımlanan Türkiye, ‘demokrasinin gerilediği, kötü yönetilen ülkeler’ arasında yer aldı. ‘Kutuplaştırıcı ve otoriter bir liderlik tarzına sahip  aktör tarafından yönetilmekte olduğu’ yansıtılan raporda, Erdoğan’ın; yasama, yargı, ordu ve medyayı kontrol ettiğinin altı çiziliyor ve Türkiye ,’Hukuk Devleti’ alanında en sert gerileyen bir ülke olarak gösteriliyor…

(DW - 18/2/2024)

2025.

Ekonomist İstihbarat Birimi’nin(The Ekonomist)

raporuna göre: 

-Hukukun üstünlüğü zayıf…

-Sivil toplum zayıf…

-Gazetecilere yönelik taciz ve baskı yaygın…

-Yargı bağımsız değil…

-Yolsuzluk yaygın…

Raporun sonucuna göre Türkiye hızla otoriter rejime doğru ilerliyor…

(Bianet- 27/2/2025)

Türkiye bir yol ayrımında… Diktatörlük ya da demokrasi. Kendine bağlı  çıkar grupları ve büyük ayrıcalıklar tanıdığı yabancı yatırımcılar ülke kaynaklarını talan edince, borçlanma ile ülkeyi iflas noktasına getiren, memurları doğrudan kendine bağlayan, yasama meclisini yakınları ile dolduran, mahkemeler üzerinde sıkı denetim kuran B.Traven’in bahsettiğim “Hükümet” romanındaki diktatör Don Porfirio Diaz’ın sonu ne mi oldu?.. Halkın gazabından kurtulabilmek için ülkesini terkederek 1915 yılında Avrupa’ya kaçtı. Paris’te sürgünde öldü…

“Sabahın bir sahibi var 

 Sorarlar bir gün sorarlar

 Biter bu dertler acılar 

 Sararlar bir gün sararlar…”

                               (Ruhi Su)

Yorum