237 yıl önce; 26 Ocak 1788. İngiliz Kraliyet Donanması, Sydney Koyu’na demirler ve göndere Birleşik Krallık Bayrağı çekilir. Milyonlarca yıldır Aborginlerin yaşadığı Avustralya’da işgal ve sömürge günleri başlamıştır… 1994 yılından beri, 26 Ocak ‘Avustralya Günü’ olarak kutlanıyor. Aborginler ise bu kutlamaya karşı çıkarak, bu günü ‘İstila ve Yas Günü’ olarak değerlendiriyorlar. Bir yanda kutlama… Öte yanda protesto gösterileri… Bu tarih yerine, herkesin gönül rızasıyla kabul edeceği bir başka günün seçilmesini isteyen Aborijinler ve ben dahil bu istemi haklı bulanlar geçen 26 Ocak’ta da meydanlarda bu istemi dile getirdik… Ertesi gün ise, resmî tatil olduğu için, tüm aile kızım Evrim’de yemekteydik. Geleneksel yemek masası sohbetinin konusunu, Evrim’in eşi Paul sorusuyla başlattı “Avustralya’da yaşamanın artıları nelerdir?..” Yanıtlara her zaman olduğu gibi, 7 ila 12 yaş aralığındaki çocuklardan, torunlardan başladık… Aydın, “güzelim plajlar…” dedi. Haklıydı… Avustralya’da her gün farklı bir plajda yüzseniz ,bitirmeniz yılları alır… Maya, “ özgürlük…”dedi. O da haklıydı… Aborijinler ya da diğer konularda olumsuzluklar yaşansa da, Avustralya bugün hala, görece dünyanın en demokratik ülkelerinin başlarında yer alıyor… Roman, “barış ve huzur”dedi. Nasıl haklı olmasın ki!.. Her gün televizyonda, dünyanın dört bir yanında yaşanan acıları; atılan bombaları, tarumar olmuş kentleri ve çocuklar dahil öldürülen binlerce insanı görüyor… En çarpıcı yanıt ise Kaan’dan geldi: “Trump’tan uzakta olmak!..” Her ne kadar, ne kadar uzakta olursan ol emperyalizmin baskı ve zulmünün erişebileceğinin, yaşı gereği henüz ayırdında olamasa da o da haklı değil mi?.. Önce Grönland, ardından Kanada sonrasında Panama Kanalı, Meksika Körfezi… Yetmedi, Gazze! Hepsi de benim olmalı!… Bakalım daha sırada ne var!.. Trump sonrası Dünya: Daha istikrarsız, daha öngörülemez, daha güvensiz… Dün olduğu gibi bugün de ABD emperyalizmi için din de, iman da, insan hakları ve demokrasi de yalnız kendi çıkarıdır. ABD şimdi, dünyanın dört bir yanında çıkarları için yeni yollar döşüyor… Thomas Schelling’in “Deli Adam Teorisi”, Nixon’dan sonra Trump ile yeniden ABD’nin gündemine mi giriyor?.. Neydi “Deli Adam Teorisi?” “Düşmanlarımız emrimizde olağanüstü yıkıcı bir güçle bizim çıldırmış ve ne yapacağı öngörülemez olduğumuzu anlamalıdır… Bu durumda korkuyla irademize boyun eğeceklerdir!..” Yani? Önce şantaj, bir dizi talepte bulunma… Rakiplerinizi öngörülemez ve acımasız davranabileceğinize ikna etmek için çılgınca davranma, diplomasi ve baskıyla tehdit ve karşı tarafı risk almaktan kaçınarak geri adım atmaya zorlama… Kaan’ın küçücük yaşında bunun farkına varması, beni ve masadaki hepimizi şaşırtmıştı… Pekii.. Dünya bunun ne kadar farkında?… Madem Kaan çocuk… Gelin yazıyı Cahit Külebi’mizin ‘Amerika’ şiirindeki o güzelim dizesiyle bitirelim: “Bir çocuk ağlarsa dağ başında gözyaşında Amerika olur…