06 Temmuz 2025, Pazar Yeni Haber
Haber Girişi : 6.07.2025

"YANGINLARA FAZLA BAKAN GÖZLER YAŞARMAZ”

Büyük şairimiz N.Hikmet bu dizeyi farklı bir nedenle de yazsa; gerçek bir yangın yüreği dağlamakla kalmıyor,gözleri de yaşartıyor…

Büyük şairimiz N.Hikmet bu dizeyi farklı bir nedenle de yazsa; gerçek bir yangın yüreği dağlamakla kalmıyor,gözleri de yaşartıyor…

 

29 Eylül 2009 tarihinde yazmışım yazıyı…

16 yıl…16 yıl önce…

 

Yazıdan bir alıntı:

“Türkiye’ye gelmemle birlikte, beni yürekten yaralayan Seferihisar orman yangınıyla karşılaştım.Bir dostum telefonda, ‘karşı tepelerde bir duman görüyorum’ deyince,

Özdere’deki  evimden hızla ayrılarak Seferihisar’a doğru yola çıktım.

Yol açıktı,yolun sağında orman yanıyordu ama henüz soluna sıçramamıştı.Kısa süre sonra yol kapatılmış,yangın da her yeri sarmıştı…

Bizzat yaşayıp gördüğüm için inancım odur ki,eğer zamanında ve doğru müdahale yapılmış olsaydı, yangını daha az hasarla atlatabilirdik.Hiç değilse yangının deniz tarafına atlaması engellenebilirdi.

Acımız büyük,yüreğimiz dağlı.

Olmayacağını bile bile,her acı olayın sonunda olduğu gibi,

“dileriz gereken dersler alınır”

diyeyim…”

 

Demişim…16 yıl önce!..

Alındı mı?..

 

Yazının devamında,dönemin Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’e de teşekkür etmişim.

Niçin?

Çünkü Tunç Soyer bir kampanya başlatmış:

 

“Biz yandık,siz yanmayın!”

 

Demiş ki:

“Bu kampanya bir çığlık..

Bu çığlığın Türkiye’nin her yerinden duyulmasını istiyoruz…”

 

Bu çığlık yerini buldu mu?

İktidar gerekli önlemleri aldı mı?..

Yangın söndürme uçak ve helikopterler sayımız ne kadar arttı?..

Tarım ve Orman Bakanımızın alanı ne?..

Tarım mı? Orman mı?..

 

Bu çığlığı atan Tunç Soyer şimdi nerede?..

 

Kampanya nedeniyle Seferihisarlı yönetmen Çağan Irmak’da bir açıklama yapmış:

 

“Ormanlar durup dururken yanmaz.Bir el vardır yakan.

Görmemiz gereken bu elin ne kadar karanlık olduğu ve o elin arkasında görünmeyen ellerin hangi eller olduğu…” 

demiş ve devam etmiş:

“Ormanların özelleştirmeye açılması fikrini duymak bile istemiyorum!..”

 

16 yıl önce!..

 

O günden bu güne madenler için girilmeyen orman mı kaldı?!..

Zeytinlik mi kaldı?!..

 

Bırakın ormanı,son çıkan yangınlarda etkisi olduğu düşünülen elektrik enerji hatları özelleştirilmedi mi?..

Kamuda bakımları yapılırdı.

Ya şimdi?…

 

Yazıda Avustralya ile bir kıyaslama da yapmışım:

 

“Bildiğiniz gibi kısa süre önce Victoria’da da büyük bir yangın olmuştu.Yangın bölgesine gidenler binlerce (evet binlerce) gönüllünün 

hızla bölgeye aktığını,bu konuda daha önce eğitilmiş gönüllüler yangın söndürmeye yardım ederken;

diğerlerinin de geri hizmetleri mükemmel bir şekilde, büyük bir hızla ve sükunetle yerine getirdiklerine tanık olmuştuk.

Çadırlar kuruluyor,yiyecek içecek hazırlanıyor, gelen yardım malzemeleri yıkanıp,temizlenip,ayıklanıyor;

yangın bölgesinden tahliye edilenler için her türlü gereksinim (psikologlar da dahil olmak üzere) hızla yerine getiriliyordu…”

 

Gönüllülük temelindeki bu yapılanma bir kez daha beni derinden sarsmıştı…

 

Bizde de gidenler çok….

Son yangınlarda Dörtyol Belediye Başkanımız  yakınıp 

sesleniyordu:

“Merak edip seyretmek için bölgeye gidenler,gelen yardım araçlarının yollarını tıkıyor,yangının söndürülmesini engelliyorsunuz.Gelmeyin!..

Yollar açık kalsın!..”

 

(Bu arada cansiparane çalışan,hatta yaşamlarını yitiren itfaiyecilerimize yürekten sonsuz teşekkür ediyorum…İyi ki varlar…)

 

Bu kez yangın acısını Çeşme’de yaşadım…

 

“Yaşamak bu yangın yerinde

 Her gün yeniden ölerek…”

                       (A.Behramoğlu)

Yaşadım…

Her gün yeniden ölerek…

 

Muammer Toprakcı

Yorum