34,2452$% 0.28
37,6376€% -0.37
45,0841£% 0
2.921,73%0,22
4.978,00%0,00
2122180฿%-0.42811
Seferihisar’da 5 belediye başkan adayı bir araya geldi ve bir centilmenlik anlaşmasına imza attı. Sonra da basın mensuplarına soru sorma fırsatı vermeden oturdukları alanı terk edip gittiler.
Neden?
Hakikaten niçin basına soru sorma fırsatı vermediler?
Bu imkanı verselerdi, ben soracaktım; “Arkadaşlar sokaklarda gezen seçim arabalarının sesinden çocukları rahatsız olan annelerden, hastası olan evlerden, en önemlisi de dersin en kritik yerinde sonuna kadar açılmış hoparlör sesi ile irkilen öğrencilerden şikayet var. Acaba centilmenlik anlaşmanızda bu otobüslerden yayılan rahatsızlığı önleyici bir hüküm var mı?”
Ama bu soruyu soramadım, çünkü imza törenini düzenleyenler yangından mal kaçırır gibi toplantıyı apar topar bitirdiler.
Bizlere soru sorma imkanı bırakmadılar. Nedenini, niçinini anlamak mümkün olmadı.
Ayrıca imza atılan belge “Kaybeden diye başkan adayı kazananı tebrik etmeli” dışında bir anlam ifade etmiyordu. Tek olumlu yanı iyi niyet mektubu niteliği taşımasıydı.
Centilmenlik anlaşması deyince bir anımı anlatayım.
Birkaç dönem öncesindeki yerel seçimlerin arifesiydi. Seferihisar belediye başkanlığı seçimlerinde ANAP, CHP, DSP ve Genç Parti başkan adayı çıkarmıştı. Şu anda ismini hatırlayamadığım ama Seferihisar’da sevilen ilçe seçim kurulu başkanı bir ‘Hakimimiz’ vardı.
O yıllarda da şimdi olduğu gibi tüm siyasi partiler ve belediye başkan adayları ile bir sorunumuz yoktu. Tüm siyasi partilere ve adaylarına eşit yaklaşabilmek için hassasiyetimizi zorluyorduk.
İlçe seçim kurulu başkanımız, tüm siyasi partilerin yöneticilerini ve belediye başkan adaylarını bir mekanda toplayıp seçimlerin huzur içinde geçmesi için ortak kararlar alınmasını istiyordu. Böylece topluma bir kardeşlik mesajı vermek istemiş, tüm adayların aynı fotoğraf karesinde yer almasını arzu etmişti.
O yıllarda ilçede basın mensubu olarak sadece ben vardım Yani fotoğraf çekecek olan tek gazeteci bendim.
Başkan adayları ve siyasi parti temsilcileri toplandı. Ben de topluluğun fotoğrafını çekebileceğim bir alana oturarak konuşmaların bitmesini bekledim. Konuşmaların ardından Hakim Bey, “Arkadaşlar hep beraber fotoğraf verelim, bu yöne gelebilir misiniz?” dedi.
Ben tam makinemi hazırlarken bir partinin o seçimdeki belediye başkan adayı, “Ben Mustafa Karabulut’un olduğu yerde centilmenlik anlaşmasını imzalamıyorum” dedi.
Salonda buz gibi bir hava esti.
Hakim Bey bir belediye başkan adayından bu cümleyi duyunca önce şaka zannetti sonra adaya döndü, “Beyefendi! Mustafa Karabulut’u buraya ben davet ettim, siz gidebilirsiniz”dedi
Aday morarıp kızardı, sonra da salonu terk etmek zorunda kaldı. Ben de kalan adaylarla toplu fotoğraf çektim.
Bu zat, kendisini akademisyen olarak tanıtır
On yıllarca hem kendisini hem etrafını, “Ben Rahşan Ecevit Hanım’ın çok yakınıyım, akşam evde Rahşan Hanım ile yarım saat konuştuk, çok güldürdü beni…” halüsinasyonlarıyla kandırıp siyasetin kenarlarında yer bulmaya çalıştı. Tahsili hayli yüksekti ama kariyerini toplumun yararına kullanacağı yerde sürekli olarak kendi çıkarına kullandığı için zamanla siyasetin de dışında kaldı.
Etem Çalış döneminde belediye meclisi üyesi olan bu zat daha mazbatalar alınmadan kartvizitine “İmar Komisyonu Başkanı..” yazdırmış ve Etem Çalış yönetimi tarafından devamlı dışlanmıştı.
O seçimlerde ‘ seçimi sattı’ iddiaları
Seçim günü seçim bürosunun açılmayışı nedeniyle partisinin oylarını o dönemde seçimi kazanan adaya sattığı iddiaları bugün bile ilçede konuşulur.
Son cümlem.
Hani derler ya okumakla, tahsil yapmakla adam olunmaz diye….
Bana göre centilmenlik anlaşmaları ile de ayak oyunları asla önlenmez…
Belden aşağı vurmayı alışkanlık haline getirenler, bunu seçim stratejisi olarak belirleyenler asla o anlaşmalara bağlı kalmaz, kalınmayacaktırda…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.