Belediyeden atılan ve açtıkları davaları kazanan işçilerin alacaklarından kaynaklanan icra ve haciz olayından sonra belediyenin iki gayrimenkul satışı vardı! Amaç birkaç gayrimenkul satıp belediyenin borç yükünü biraz olsun azaltmaktı.. İki firma, teminatlarını yatırdıkları halde ihaleye girmeyip geri çekildiler ve ihale 15 gün sonraya ertelendi. Teminat yatırdıkları halde ihaleye girmemeleri ve teminatlarını geri çekmeleri üzerinde çeşitli yorumlar yapılsa da yasalar onlara ihaleden vaz geçme ve teminatlarını geri çekme hakkını tanıyor. Yani bir usulsüzlük yok. Benim üzerinde durmak istediğim konu bu değil! Belediye gayrimenkulleri satışa çıkarıyor ama sadece Resmi Gazete’de ilan veriyor. İhale için herhangi bir gazetede ilan yapılmıyor. Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Bir ara hem Belediye Başkanı Tunç Soyer’e hem de diğer yöneticilere, "Söz konusu gayrimenkullerin satışı için bölgesel veya ulusal basında haber yapalım! Yetmedi, reklam yayınlayalım” demiştim, nedense bu önerimin üzerinde durulmadı… Milyonlar lira tutarındaki gayrimenkulleri satışa çıkaracaksınız ancak yeterli duyuruları yapamayacaksınız!! Başka bir yönetim olsa, altında başka şeyler ararım ama bence burada konuyu önemsememe var.. Böyle durumlarda satış duyurusunu en iyi şekilde yaparsanız sonuç alırsınız. İhale günü de Emniyet’ten 15-20 kişilik sivil ekip istersiniz, koçlar gibi de ihalenizi yaparsınız. Kamu ihalesi bence böyle olmalıdır Bir Özür Önceki gün Ayaklı Gazete’de "Soyer’in fedakarlığı” başlıklı haberimde "Hamit Nişancı, 10 yıllık başkanlığı döneminde kendisine oy vermediklerini beyan eden veya oy vermediğinden kuşkulanılan 65 işçiyi çeşitli bahanelerle belediyeden uzaklaştırdı, ‘Yarın işe gelme’ dedi. İşten atılan işçiler de mahkemelere dava açtı, hepsi tazminat davalarını kazandı” şeklinde ifade kullanmıştım.Olayın perde arkasını araştırdığımda belediye işçilerinin kazandıkları tazminatların işten atılmakla ilgili olmadığını, Büyükşehir bünyesine geçen 64 işçinin, Hamit Nişancı döneminde sendikal hakları ödenmediği için kazanılan tazminatlar olduğunu öğrendim. Habere muhatap Hamit Nişancı’dan işin bu yönü dolayısıyla özür diliyorum.. Ancak, merak ettiğim bir konuyu da yazmadan veya sormadan geçemeyeceğim. Nedense Hamit Nişancı döneminde, yani on yıl süre içerisinde Nişancı’nın etrafında dolaşan o günün yağcıları veya yalakalarının niçin belediyeden benzer alacakları kalmamış?