Döneminde Seferihisar belediyesine ait gayrimenkulleri hangi şartlar ile sattığını ve elliye yakın gayrimenkulü elden çıkarmasına rağmen belediyenin 40 trilyon lira borcu olmasının nedenini sormayacağım.Sadece aşağıdaki altı madde halindeki sorularımın cevabını bana değil seçim meydanların da ilçe halkının gözünün içine baka baka anlatmasını bir Seferihisarlı olarak istiyorum…Ama mutlaka istiyorum…Bir. Babanıza ait 400 dönüm arazi 1/25000 ölçekli haritalarda hem tarım hem de askeri alan içerisinde kalmasına rağmen sahte evrak kullanarak mı? Seferihisar Belediye Meclisi’nden geçirdiniz?İki. 1/25000’lik haritaları "imar lekesi içerisinde”ymiş gibi göstererek 1/5000’lik haritalarda hangi evrağa dayanarak Seferihisar Belediye Meclisi’nden geçirdikten sonra imar dosyalarını büyükşehir yetkililerine teslim ederken "Fen işleri müdürümüz " diye kimi tanıtmıştınız?Üç. Babanızın 400 dönüm arazisini imara açabilmek için Seferihisar Belediye Meclisi’nden geçirdiniz. Size inanan büyükşehir meclisi de bu karara onay verdikten sonra büyükşehir aldığı bu kararı tekrar toplanarak fesih etme kararı aldı.Büyükşehir meclisinin iptal kararının nedeni neydi?Dört. Belediyeden inşaat veya oturma ruhsatı alacak müteahhitlerden etrafınızda bulunan sırdaş, (pardon yakın görevlileriniz) spor kulübü adına para alıp, karşılığında makbuz verilmeyen var mı? Varsa bunların sayısını ve alınan tutarın ne olduğunu açıklar mısın?Beş. Belediyenin taş dökme atölyesi çalışmamasına rağmen, taş atölyesine çimento alınıyormuş gibi bazı müteahhitlerden fatura temin ederek, belediye fonundan bu müteahhitlere para ödediniz mi?Ödediyseniz bu tutar ne kadardır?Altı. Spor kulübü adına Karakayalar ve Kocaçay kenarına inşaatları yaparken herhangi bir ihale gerçekleştirdiniz mi? gerçekleştirmediyseniz bunun nedeni nedir?Bu altı sorumun cevabını seçim meydanlarında oy aldığınız seçmenin yüzüne, yetmez gözlerinin içine baka baka cevap vermenizi istiyorum YUHHH…Şehremini her konuşmasında ve evimin yanından geçen gençlere “Yuuuhhh…” diye bağırttırıyor.Benim canım Şehremininin sözlerine sıkılmıyor.Çünkü ben onun Seferihisar belediyesinin başında olmaması gerektiğine inanırım… Onun Seferihisar’ı yönetecek kapasiteye, kültüre, ufka sahip olmadığına ve Seferihisar gibi bir cenneti, köylülüğe, ilkelliğe, fakirliğe, köy ağalığı statüsüne ve ortaçağa sürüklediğini düşünürüm…Bu yüzdendir şehreminiye tepkim…Kızması doğaldır…Benim canım asıl “Yuhhh…” diye avaz avaz bağıranlara sıkılır… Niçin?..Yalaka mı olmalı?..Avantacı mı?..Ömrümün bir kısmını üç beş kuruş kazanıp çocuklarımı yetiştirebilmek, kalan kısmını da yolsuzluk ve hırsızlık yapan siyasilere karşı gazetem ve yazılarımla mücadele ederek geçirdim…Ama şehremini gibi atalarımızdan günümüze bırakılan belediyeye ait gayrimenkulleri uzaklardaki mahalle gazetelerine ilan vererek beş on bin liraya pazarlamadım. Babamın yerlerini imara açabilmek için sahte belgelere dayanarak meclis kararları aldırmadım…Belediye adına dulun, yetimin parasıyla değil kendi kazandığım parayla gazete çıkardım.Niçin bana yuhhh?..Bazı yalakalar gibi şehremininin yanında yağcılık, yalakalık yaparak mal mülk sahibi mi olmalıydım, ev üstüne ev mi almalıydım…Niçin yuhhh?…O beş yılda bir seçilmiş demokrasinin ürünü ise, biz her Allah’ın günü bu ülkede bu ilçede yaşarız… İnsanlar gazetemizi ellerine aldıklarında yazılarımızı okurken ölçerler bizi…Bunun için mi yuhhh?…Menfaat ve çıkarlarımı ön planda tutarak şehremininin etrafında fır dönmedim, yalakalık ve yağcılık yapmadım. Yazılarımda gençlerimizin ve doğmamış çocuklarımızın gelecek endişesinin olmayacağı, yıldızı sürekli parlayan bir Seferihisar olmasını istedim.Bunun için mi yuh?…Kapalı kapılar arkasında yönetilen, her ay kötü kokuların geldiği, şehremini ve ekibinin çöreklendiği bir kurumun olmasını istemedim. Sadece şeffaf, adil ve insanları birleştiren bir belediye arzu ettim. Gençlerin birbirlerine kin duymadığı bir Seferihisar istedimBunun için mi yuh?…Benim canım Şehremininin sözlerine sıkılmıyor. Benim canım aslında işsiz gezen ama şakşakçı gençlerimize, benim canım kendi geleceğini düşünmeyen gençlerimize de sıkılmıyor, sadece hallerine üzülüyorum.