Satalım, satalım da nereye kadar?
Tunç Soyer belediyeyi devraldığı günden bu yana yıl geçmedi ki bir gayrimenkul satılmasın.
Bunun sebebini sorsak, ”Giderleri karşılamak için” yanıtı verilir.
Peki nedir bu giderler?…
Niçin bu kadar harcama?
Niçin bu kadar kontrolsüz savurganlık?
Şunu iyi biliyoruz!
Tunç Başkan, belediyenin parasıyla bir restoranda yemek yemez. Konukları için verilen yemeklerin bedelini bile mutlaka cebinden öder.
Şunu da iyi biliyoruz!
Tunç Soyer, belediyenin bir kuruşunu heba etmeme konusunda hayli titiz davranır. Yurtdışına gittiğinde de tüm harcamalarını cebinden karşılar.
Peki bu tavra rağmen bu kurum niye bu kadar açık verir?
Belediyeye işçi alımına gelince..
Tamam, Cumhuriyet Halk Partisi sosyal belediyedir, öyle de olmalı! İşe ihtiyacı olan gençlerimizi belediye bünyesinde istihdam etmeli. Bakıma muhtaç bir ailenin bir yakınını belediyede işe alarak o aileye kol kanat germeli. Buna hiç itirazımız yok! Ama hele ikinci dönem belediye bünyesine öylesine insanlar işe alındı ki kabul edilir gibi değil. Ailesinin maddi olanakları üst seviyede olan gençlere de belediyenin kapıları ardına kadar açıldı. Zaten şişkin olan kadro obez hale getirildi.
Maddi düzeyi yüksek bazı ailelerin çocukları niçin işe alındı?
Aslında yanıt açık… Bu isimlerin CHP İlçe Teşkilatının veya bazı belediye meclisi üyelerinin ricası, dahası baskısı üzerine işe alındığını çok iyi bilenlerdenim.
Şimdi uzak kulaklardan Ekim ayında belediye çalışanlarından çok sayıda kişiye çıkış verileceğini duyuyorum!
O insanlar ‘Oğlum belediyede çalışıyor..’ diyerek çocuklarını nişanladılar, kızları desen ona keza…
Ayrıca çok iyi tahmin edebiliyorum! 20 isme çıkış verilirken, gerek parti ilçe teşkilatı, gerekse bazı belediye meclisi üyeleri, ‘Bu isimler yakinimdir’ diyecek, sayı inecek 10’a… Daha sonra ilçenin belli isimleri devreye girecek, sayı düşecek 5’e… Onlardan da arkasında kimse olmayan fakir fukaralar ayrılacak, inecek sayı 3’e…
En sonunda da, ‘bunlar mı belediyeye yük oluyor denecek’ sonuçta belediyeden hiçbir isim çıkartılmayacak.
Yani atılan taş kurbağa ürkütmeye değmeyecek.
O zaman hata nerede?
İşin başında o kadar kişinin işe alınmasında, kadronun şişirildikçe şişirilmesinde…
Oysa özel veya kamu kurumlarında norm kadrolar vardır. O kadrolar da ‘elemana göre iş’ değil, ‘işe göre eleman’ felsefesiyle kapatılınca hiçbir ricacı, ‘Şu kişi yakinimdir, işe alalım‘ diyemez.
Ben şunu söyleyeyim. En başta ben bu isimlerin yakın takibinde olacağım. Belli isimlerin çocukları çıkartılmaz da arkalarında hiçbir gücün olmadığı fakir fukara çocukları işten çıkarılırsa bu uygulamanın karşısına önce ben çıkacağım. Bunu herkes iyi bilmeli.
Peki, şimdi ne olacak?
Tamam, belediyenin mülkü olan turizm alanlarındaki araziler satılacak. Belki de oralardan gelecek yıllık kira bedelleri günümüz koşullarına göre çok düşük olduğu için satılmaları daha akıllıca bir davranış.
Eyvallah, satalım, satılsın. İyi ama bir yıl sonra ne olacak? O zaman neyi satacağız?
Ben belediye yönetimin üst kademesinden, başkan yardımcılarından veya diğer isimlerden hiçbir zaman “Gelirleri nasıl arttırabiliriz?..” söylemlerini duymadım. Tek duyduğum cümle, ‘Kasada ne kadar para var?..”
Son cümlem:
Belediyeden işçi çıkarmayı düşünenler öncelikle, çalışanlardan ziyade çalışmayan, ancak ay sonunda tıkır tıkır maaş alan isimlerin üzerinde durmalı ve kuruma nasıl para kazandırılabileceğini düşünmeli.
Aksi takdirde dönem sonuna kadar belediyenin satılmadık bir tek gayrimenkulü kalmayacak. O zaman sıkıntılar daha da büyüyecek.
Dost acı söyler, ama doğru söyler. Benden hatırlatması…
İnsanlar satın alınıyor şu zamanlarda arazi satılmış pek bir önemide yok .
Beceriksizlik ile ihanet arasında, kıldan ince bir çizgi vardır. Beceremediği halde makam, mevki işgal emek, en büyük ihanettir.
Sen zamaninda 12 tane isci isten atilirken neden bu yaziyi yazmadin bi onu soylede bilelim
Sayin Karabulut, bu Akkum satışları konusunda biz de korkuyoruz.zira halkın zaten rahat rahat denize girebilecegi bir halk plajı kalmış. Her yer işletme de .Akarca da da durum aynı. Heryer işletme .koltuk için para yemek için para.hele Iztur sitesi sahilin büyük bir bölümünde kendi adıyla şemsiye koymuş ve altına koltukları kilitlenmiş. Bizim Günahımiz denizden uzak oturuyor olmamız mi. O zaman bedeli neyse bizde verelim ve sahilden yer çevirelim kendi şemsiye mızı ve koltuğunu koyalım. artık satmak yerine gelir getirici çözümler gerek. Kaleiçi nde hafta sonları kurulan pazardan her tezgah için para alınmalı zira orada açılan tezgah dışında hiçbir esnaf öğün satış yapamıyor. Dolayısıyla parayi pazar günü sadece orada ki tezgahları kazanıyor .ozaman bu ayrıcalığını bedeli olmalı. Pislik bile ayrı dert .park alanları oluşturulmalı. Anayola park edenler ödüyor yan sokağa park edenler ödemiyor. Bu da tartışmalar yaratıyor.