Seferihisar Belediyesi ve Başkan Yardımcısı Nilgün HanımOn yıldır çalkantılı bir dönem geçiren Seferihisar Belediyesi, 29 Mart’ta gerçekleştirilen ve CHP’li Tunç Soyer’in zaferiyle sonuçlanan yerel seçimlerin hemen ardından çok şiddetli bir sarsıntı geçirdi. Başkan Soyer’in kendi inisiyatifini kullanarak, okul ve dava arkadaşı Nilgün Durmazer’i başkan yardımcılığına atamasıyla yer yerinden oynamıştı…Soyer, Belediye Meclisi üyelerinin ve bazı partili ağır topların karşı çıkmasına ve ‘Bu atamayı durdurun’ ikazlarına rağmen geri adım atmadı, Durmazer’i norm kadrolu başkan yardımcısı ilan etti.Bu gelişmeler karşısında benim değerlendirmem Nilgün Hanım ile ilgili…Doğrusunu söylemek gerekirse bu atamaya ben de baştan bir anlam verememiştim. Önce meclis iradesi ve Seferihisar halkının seçimde ortaya koyduğu yiğit mücadele ile çeliştiğini düşündüm.Ancak zaman, olayın hiç de böyle olmadığını, atamanın geçmiş dönemlerdeki ‘Bizim iş adamımız, bizim akraba veya yandaşımız’ anlayışından uzak durabilmek, ekip çalışmasıyla başarıya ulaşılması, yasal çizgilerin dışına çıkılmaması ve seçim vaatlerinin yerine getirilmesi konularında Nilgün Hanım’ın ‘CEO” olarak özellikle atandığını gösterdi. Kendi kendime ‘Niçin Nilgün Hanım’ diye sorarken kısa süre içerisinde şu tespitleri yaptım. Nilgün Durmazer, öncelikli olarak bir hukukçu. Belediyede atılacak her adımın yasaya uygun olmasını sağlayacak ve yasalara uygun olmayan talepler karşısında set oluşturacak. Özellikle eski yönetimin iştahını kabartan ve Seferihisar Belediyesi’ne devredilen Doğanbey ve Ürkmezdeki mülklerin talanını önleyecek. Vermeyecek. Önce işi verip ardından ihale yapma gibi, dernek, birlik spor adı altında soygun gerçekleştirme gibi oyunların ‘bozanı’ olacak. Personel ve halkla ilgili sorunların çözümünü üstlenerek, seçim öncesinde büyük vaatlerde bulunan Başkan Tunç Soyer’in önünü açacak. Onun zamanının küçük işlerde heba olmasını önleyecek. Daha önce görev yaptığı belediyenin içinde dönen fırıldakları iyi bildiği için bu kez fırıldak döndürülmesine veya ‘Bizans oyunları tezgâhlanmasına’ izin vermeyecek. Tüyü bitmedik yetimlerin hakkının, festival ve şenlik organizasyonlarında veya spor kulüplerinde hesapsızca harcanmasına seyirci kalmayacak. En önemlisi de Büyükşehir Belediyesi’nde edindiği bilgi ve deneyimlerin Seferihisar’a aktarılmasını sağlayacak. Belediyeciliği yeniden keşfetmek yerine, denenmiş ve başarıya ulaşmış projelerin ilçede hayata geçirilmesine ve sonuçlandırılmasına zemin hazırlayacak. Olaya birazcık da ‘şoven’ açıdan bakarsak, doğma büyüme Seferihisarlı olarak toprağını, havasını, suyunu paylaştığı ilçesinin halkına hizmeti ana gaye edinecek…Bu ayrıntılardan sonra Seferihisar Belediyesi Başkan Yardımcılığı koltuğuna çok saygıdeğer meclis üyelerimizden birisini oturttuğumuzu düşünelim. Veya ilçemize emek ve gönül vermiş bir partiliye yetki verelim…O zaman yukarıdaki maddelerin tamamı ile kucaklaşan bir yönetim anlayışı gerçekleştirilebilir mi? Yıllardır hasret kaldığımız profesyonel yönetim anlayışı hayata geçirilebilir mi? Hiç sanmam…Elbette olaya bu kadar sıcak bakarken ve atamaya destek verirken Başkan Tunç Soyer’in de Başkan Yardımcısı Nilgün Durmazer’in de asla unutmaması gereken bir konu var… Sizleri oraya getiren sadece bireysel yetenekleriniz ve kimlik bilgileriniz değildi. İl ve ilçe parti teşkilatlarının iradesine ilçe halkının verdiği büyük destek Soyer’i doğrudan başkan, Nilgün hanımı da dolaylı yoldan başkan yardımcılığı koltuğuna oturtmuştur.Başkan ve yardımcısı, bunu dikkate almayıp ‘halk ve meclis iradesi’ anlayışını hafife alan, ‘biz yaptık oldu’ çizgisine dayanan bir yönetim gösterirlerse bundan en büyük darbeyi Seferihisar ve dolayısı ile CHP alır…Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, "Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir’ derken, usta politikacı Süleyman Demirel, en zor günlerde çözüm olarak hep seçim sandığını gösterirken, inanılması ve güvenilmesi gereken tek gücün ‘millet iradesi’ olduğunu boşuna söylememişlerdir…Soyer ve ekibinin de bu iradeye saygılı olacağına inanıyorum…