34,3054$% 0.31
37,5445€% -0.07
44,9573£% 0.06
2.925,56%1,27
4.957,00%0,97
2157170฿%2.84281
Her fırsatta söylerim. İnsanların birbirlerini daha yakından tanıdığı yerleşim birimlerinde gazetecilik yapmak bir hayli zordur.
Ulusal gazetelerin merkezlerinden bir muhabir veya yazar geldiğinde halk ona daha büyük gazeteci veya yazar olarak bakar, ama her gün gördüğü gazeteciyi “Bizim x kişi “olarak değerlendirir. Üstelik o gazeteci karşısında ahkam kesmeye de bayılır.
Aslında merkezlerden gelen gazeteci veya yazarlar, ön bilgiyi bölgedeki meslektaşlarından almıştır ve edindiği bu bilgiler doğrultusunda kanaatlerini yazarlar. İşin bu yönü bilinmez.
Söz gazetecilikten açılmışken, bizler de bir buçuk yıldan günümüze Seferihisar’da öylesine hür gazetecilik yapıyoruz ki, ne belediye başkanı ne kaymakam ne diğer ilgili makamlar hiçbir yazımız için “Bu yazıyı niçin yazdınız?” veya “Şu yazıyı yazarmısınız?” ayrıca “ Yazıyı yazmadan niçin bize sormadınız?” gibi cümlelerle üzerimize gelmiyorlar.
Aslında sadece biz yazanlar değil yorum yazanlar da birer gazeteci! Onlar da isimlerini alenen yazsalar onlar için de “Niçin böyle yazdın?” diyen olmayacak, aksine yazdıklarının çaresi var ise gereği yapılacak.
BELEDİYE MECLİSİ ÜYELERİ
Son günlerde Seferihisar Belediye Meclisi üyeleri arasında çok ilginç olaylar yaşanıyor. Etem Çalış’ın ilk dönemindeki olayları tekrar yaşıyor gibiyiz. Yani biz bu filmi daha önce de gördük.
Pazar günü saat 12.00’de belediye meclis toplantısı vardı. Belediyenin bir biriminde meclisin başlamasını beklerken odaya meclis üyesi Osman Ürkmez geldi. Aramızda şöyle bir diyalog geçti:
– O. Ürkmez: “Karabulut, sen bu meclis üyeleri konusuna çok girme!’”
– ”Niçin girmeyeceğim, ben oy verdim kardeşim! Ben oy verdiğim seçilmişlerin ne yaptığını takip edeceğim!”
O.Ürkmez: “Bu senin konun değil! Bizim aramızdaki konu!” (Meclis üyesi arkadaşları ve meclis toplantılarına katılmamanın nedenini ima ediyordu..)
– “Hayır! içinizdeki bir konu olamaz! Konu ne ise bizlerin bilme ve öğrenebilme hakkı var..”
O.Ürkmez: “Kardeşim bu belediye yönetime güven kalmadı ki!..”
– “Kalmadıysa meclise gelir gerekeni söylersiniz! Olmadı kendi aranızda ne ve niçin güvenin kalmadığını tartışırsınız!..”
(Söz açılmışken düşüncemi söyleyeyim. Başkan Tunç Soyer’in meclis üyelerini bir araya getirip bu söylemin, yani niçin yönetime güvenin kalıp kalmadığını sorması ve onların düşüncelerini alması gerektiğine inanıyorum…)
Daha sonra bulunduğum odaya meclis üyelerinden Çetin Akkaya ve Ogün Tarhan geldi.
Çetin Akaya, “Biz cuma günü meclis toplantısına gelecektik ama CHP’li bazı meclis üyeleri bize telefon etti ve “Artık kılıçlar çekildi, biz meclis toplantısına gitmeyeceğiz! Mecliste de çoğunluk olamayacağından siz de gitmeyin dediler. Biz de geçen meclis toplantısına gelmedik” dedi..
Çetin Akkaya’ya ısrar etmeme rağmen telefon eden CHP’li meclis üyelerinin ismini vermedi..
Merak ediyorum!
Telefon eden CHP’li meclis üyelerinin amacı neydi? Niçin “Kılıçlar çekildi meclise gitmeyeceğiz, siz de gitmeyin” dediler..
Peki, kılıçların çekilmesinin nedeni kişisel menfaatlere mi dayanıyordu, yoksa toplumsal menfaatlere mi..?
Diyelim ki her ikisi! O halde bu düşüncelerini meclis toplantılarında, olmadı belediye yönetimiyle özel toplantı yaparak kendi aralarında açıklayamazlar mı?
Burada kendi kanaatimi yazmadan geçemeyeceğim! Toplumsal menfaat olsaydı konu mutlaka kamuoyu ile paylaşırlardı! Sanırım kişisel sorunlar var.. Böyle olduğuna inanıyorum..
Ne zamana kadar? Aksi ıspat edilinceye kadar…
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.