12 Şubat 2025, Çarşamba Yeni Haber
Haber Girişi : 20.08.2021

Sen benim kim olduğumu biliyor musun? 

Aslında kişisel konulara girmeyi pek sevmem ama kişisel konu, toplumun genelini ilgilendiriyorsa o zaman sevip sevmemeye bakmam kalemimi konuştururum.

Bu seferki konum da öyle veya böyle basında yer almaktan hoşlanmayan, bunu telefon açarak aleni söyleyen malum hanımefendinin kızı ile ilgili…

Ama meseleyi aktarmadan önce Avustralya’nın Sydney kentinde tanık olduğum bir olayı aktarayım.  2014 yılının kasım ayında aile dostumuz Muammer Toprakçı’nın davetlisi olarak Sidney’e gitmiştik.

Televizyonda haberler vardı. Sunucu ekrana bir zatın görüntüsü düştükçe kızgın bir ses tonuyla bağırıyordu. İngilizcem olmadığı için Muammer Ağabey’e ‘Bu adam niye bağırarak konuşuyor?’’ diye sordum. Muammer abi de cevap verdi; ‘’Mustafacığım ekrana fotoğrafı düşürülen kişi bir milletvekili… Gittiği restoranda tartıştığı garsona, ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ diye çıkışmış. Spiker de o milletvekiline ‘Sen kimsin? Söyle, anlat, biz de bilelimdiye sesleniyor…’’

Bu spikerin tarzı o kadar etkili olmuş ki garsona ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’ diye kafa tutan milletvekili iki gün sonra istifa etti…

Şimdi gelelim bizim muhtereme…

Burjuva kökenli genç kızımız, birilerinin iteklemesi ve hamiliği altında hiç de layık olmadığı bir mevkiye gelen annesinden güç alarak bir havalara girmiş, bir havalara girmiş ki sormayın gitsin…

Afra tafra o biçim…

Kısa süre önce yüzük takan genç kızımız, nişanlısı ile Sığacık’a gitmiş. Araçlarını restoranın girişine park edince işletme sahibi, ‘’Buraya müşterilerimiz gelip gidiyor. Lütfen aracınızı müsait bir alana çekin’’ uyarısında bulunmuş.

Genç bayan diklenmiş ve ‘’Sen benim kim olduğumu biliyor musun?’’ diye efelenmiş. İşletmeci, ‘’Biliyorum efendim, biliyorum’’ diye aşağıdan alırken ilçede mütevazılığı ile tanınan ve çok sevilen nişanlısı, aracı uygun bir yere çekerek tatsızlığın büyümesine engel olmak istemiş ama burjuva kökenli kızımız bir yerlere, muhtemelen de iteklemeyle mevki sahibi yapılan annesine telefon açarak restoranın önüne 4-5 zabıtanın gelmesini sağlamış…

Zabıtalar da ‘Burada bizim görev alanımıza giren bir durum yok’ diyerek asli görevlerine dönmüşler.

Daha sonra öğrendik ki bu afra tafralı genç kızımız Akarca’da da ‘Sen benim kim olduğumu biliyor musun’’ diyerek benzeri bir olayın kahramanı olmuş…

Bak kızım, aslında birinci derece kabahatli olan sen değilsin…

Asıl sıkıntı, halktan bir yerden değil, burjuva kökenli bir aileden geliyor olman…

Seni halk kültürü ile değil de burjuva yaşam tarzıyla el bebek gül bebek büyüttükleri için annenin mevkisinin de senin yanında olduğunu sanıyorsun. Oysa anneciğin oraya liyakatla değil, birilerinin koltuğu altına girerek geldi.

Kaldı ki mevki ve makamlar, kişilerin malı değil kamuya ait hizmet yerleridir.

Bak çocuğum, şu anda İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olan Tunç Soyer ile kendisi hiç haz etmese de tarihe İzmir’in fırst lady’si olarak geçecek olan Neptün Soyer çiftinin Defne ve Duygu isminde iki kızı var. Bu kızlarımızın adının herhangi bir olaya karıştıklarını duydun mu?

Ailenin ulaştığı imrenilecek erke rağmen, herhangi bir kişiye ‘Sen bizim kim olduğumuzu biliyor musun’’ diye afra tafra yaptıkları kulağına geldi mi?

Gelmez, çünkü onlar asalete anne babalarının sahip olduğu mevkilerle ulaşmadılar. Doğuştan itibaren adam gibi eğitim aldılar. Onca zenginliğe rağmen halk kültürü ile yetiştirildiler.

Şimdi biricik annene de bir sorum var…

Sayın hanımefendi… Bu ve benzeri olaylar işgal etiğiniz koltuğa layık olmadığınızı size hatırlatıyor mu?..

‘’Evet, burası benim yerim değil’’ diyerek istifa etmeyi düşünüyor musunuz?

Yoksa biz, ‘’Allah, seçim öncesindeki gelişmelerle Seferihisar’ı daha büyük bir badireden korumuş’’ diye şükretmeye devam mı edelim?

Yorum