34,0480$% 0.2
37,6404€% -0.1
44,6320£% -0.08
2.738,77%0,39
4.519,00%-0,46
1894430฿%2.51343
Dijitalleşme ile birlikte, din ve dini kurumlara dair bakış açısına, özellikle Batı ülkelerinde derin değişimler olmuş ve bu etkiler geniş bir literatür tarafından incelenmiştir. Din, sosyokültürel yapılar içinde önemli bir yer tutarken, özellikle Batı’da dini bağlılık ve katılım oranlarının düşmesi dikkat çekmektedir. Araştırmalar, dini kurumlara üyelik ve katılımın azalmasına rağmen, bireylerin dini inançlarını korumaya devam ettiklerini, bu durumu “bir dine ait olmadan inanma” olarak tanımlamaktadır. Bu süreç, dini kurumların sosyal bağlar oluşturma kapasitesini zayıflatarak toplumsal sermaye üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır.Çünkü temelde kurumsal dinlerin temel dünyevi fonksiyonu, bireyler arasındaki ilişkileri düzenleyen ve sosyal ağlar kuran bir kurum olmasıdır.
İnternetin yaygınlaşması, dini pratiklerin ve toplulukların dijital ortama taşınmasına yol açmış ve bugün, neredeyse tüm büyük dini mezhepler interneti bir araç olarak kullanmaktadır. Sanal kiliseler, tapınaklar, web siteleri, bloglar ve sohbet odaları gibi platformlar üzerinden dini faaliyetler yürütülmektedir. Bu dijital dini pratikler, çevrimiçi dini toplulukların oluşturulmasına olanak tanımakta ve bu toplulukların yüz yüze toplulukların yerini alıp almadığı veya onları tamamlayıcı bir rol oynayıp oynamadığı tartışılmaktadır. Çevrimiçi dini topluluklar, üyelerine sosyal ağlar oluşturma, işbirliğini artırma ve güven ilişkilerini geliştirme imkânı sunabilir, ancak bu ilişkilerin doğası kullanıcıların ihtiyaçlarına ve çevrimdışı dini bağlantılarına göre değişiklik gösterebilmektedir.
İnternetin dini uygulamalar üzerindeki etkisi “tinkering” olarak adlandırılan bir süreçle açıklanmaktadır. Bu süreçte bireyler, çevrimiçi ortamda edindikleri yeni düşünce biçimleri ve ilişkilerle dini kimliklerini ve pratiklerini yeniden şekillendirmektedirler. İnternetin sunduğu çok çeşitli fikirler ve alternatifler, bireylerin kurumsal din yerine daha bireyselleştirilmiş, çoğulcu ve gevşek yapılı bir inanç sistemi benimsemelerine yol açtığı gözlemlenmektedir. Bu durum, dini otoritelerin geleneksel algılarını zorlayarak, kişisel dini kimliklerin öne çıkmasına ve dinin bireysel bir deneyim olarak algılanmasına zemin hazırlamaktadır.
Ayrıca, internetin insanlar üzerinde zaman harcama alışkanlıklarını değiştirmesi, dini pratiklere katılımı azaltabilir. İnsanlar interneti duygusal, maddi ve hatta ruhsal ihtiyaçlarını karşılamak için kullandıkça dini faaliyetlere ayrılan zamanı kısıtlanabilir. İnternetin bu tür etkileri, dini katılımın azalmasına ve bireylerin daha seküler bir yaşam tarzına yönelmesine neden olabilir.
Son olarak, internetin din üzerindeki etkisi, televizyonun kitlesel etkisinden farklı olarak, daha çeşitli fikirlerin ve inançların rekabet ettiği bir ortam yaratmaktadır. Bu durum, insanların daha fazla çeşitlilikle karşılaşmalarına ve bu çeşitlilik içinde kendi inançlarını yeniden değerlendirmelerine yol açmaktadır. İnternetin bu çok yönlü etkileri, dini otoritelerin geleneksel rollerini zorlayarak, dini kimliğin ve otoritenin yeniden tanımlanmasına neden olmaktadır.
Sonuç olarak, dijital teknolojiler, özellikle internet, dinin ve dini kurumların yapısını köklü bir şekilde dönüştürmüştür. Din, bir iletişim ve anlam paylaşımı biçimi olarak kabul edildiğinde, dijital iletişim teknolojileri ile birlikte bu yapının da değişmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. İnternetin sunduğu bireyselleştirme ve çeşitlilik, dini kimliklerin ve toplulukların evrimini hızlandırmış, geleneksel dini yapılar yerine daha kişisel ve esnek inanç sistemlerinin ön plana çıkmasına yol açtığı gözlemlenmektedir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.