ATATÜRK, GENÇLİK VE SPOR Doç. Dr. Aksel Çelik yazdı… 19 Mayıs 1919 da bağımsızlığa ilk adımı atan Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs Bayramını Türk Gençliğine armağan etmiştir. Atatürk’e göre gençlik, Türk devrimlerinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin esas sahibi ve koruyucusudur. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini atan Atatürk, ülkemizin geleceğini şekillendirecek gençliğe büyük önem vermiş ve gençliğe olan güvenini “Bütün ümidim gençliktedir.” sözleriyle ifade etmiştir. Atatürk, eğitimi çağdaşlaşmanın temeli olarak görmüş ve bu vizyon doğrultusunda, Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Eğitim Birliği Yasası), Harf Devrimi, Kız Çocuklarının Eğitimi, Halkevleri, Üniversite Reformu gibi eğitim ve öğretimde reformları gerçekleştirmiştir. Atatürk’ün eğitim alanlardaki hamleleri, Türkiye’nin modernleşmesi ve ulusal kimliğin güçlenmesi için büyük bir rol oynamıştır. Cumhuriyetin mimarı Atatürk’ün temel hedefi; bilimi, sanatı ve sporu ile ÇAĞDAŞ bir toplum yaratmaktı. Bu kapsamda toplumdaki bireylerin eğitiminden kıyafetine, kadın haklarından spor bilincine kadar tüm toplumsal yaşantıyı içine alan devrimci bir uygarlık projesini hayata geçirmeyi hedefliyordu. Atatürk vizyonu, sadece kültürel, siyasi ve sosyal alanda değil, aynı zamanda spor alanında da yol gösterici olmuştur. Cumhuriyet döneminde gençlerin beden eğitimi ve sporla ilgilenmesi teşvik edilmiş, bu sayede gençlerin fiziksel, zihinsel ve ahlaki olarak sağlıklı bir şekilde yetişmeleri hedeflenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, beden ve ruh sağlığının korunması ile spor arasındaki ilişkiyi o yıllarda çok iyi kavramış ve bu anlayışıyla spora yön vermiştir. Spor bedeni güçlendirir, mücadele gücünü ve direnci arttırır. Spor yapan kişiler psikolojik olarak dayanıklı, stresle başa çıkabilen, rekabet gücü yüksek, zor koşullarda dahi sorumluluklarını yerine getirmeye çaba gösteren bireyler olurlar. Atatürk; toplum sağlığı, dayanışma ruhu ve ulusal kimlik için de sporun önemli bir gereksinim olduğunu biliyordu. Bu nedenle Atatürk’ün spor politikalarını Türk devrimini oluşturan önemli yapı taşlarından biri olarak kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra Mustafa Kemal Atatürk’ün "Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” sözü, spor politikalarına yön vermiş ve yol gösterici olmuştur. Artık gelişen teknolojilerin kullanıldığı beyin ile ilgili araştırma yöntemleri düzenli fiziksel aktivite (egzersiz) yapmanın beyin hücreleri arasındaki iletimi ve sinir hücreleri arasında bağlantıyı (nöroplastisite) arttırdığını göstermektedir. Günümüzde yapılan araştırma sonuçları gerçekten de sağlam kafanın (bilişsel aktiviteler; öğrenme, hafıza ve düşünme yeteneklerinin) sağlam vücutta (düzenli fiziksel aktivite ile performans artışının gerçekleştiği) bulunduğunu kanıtlamıştır. Atatürk’ün reformları ve spor politikaları ile sporun il, ilçe, köyler ve mahallelerde yaygınlaştırılması ve halkın spor yapabilmesi için gerekli altyapının oluşturulmasına yönelik kararlar alınmış ve farklı branşlarda spor tesislerinin inşa edilmesi sağlanmıştır. Spor politikaları üreten ve reformlara öncülük yapan Ulu Önder Atatürk, aktif olarak sporla ilgilenmiş, özellikle binicilik, atıcılık ve yüzme gibi sporları yaparak topluma örnek olmuştur. Atatürk Cumhuriyetinin temel felsefesi, kadının toplumsal olarak önemli yeri olduğunun vurgulandığı laik politikalar ile inşa edilmiştir. Cumhuriyet’in ilanı sonrası Batıya yüzünü dönen Türk toplumunun simgesi; spor, sanat, kültürel aktivitelere katılımı ve giyimi ile TÜRK KADINLARI oldu. Böylece Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş aşamasında kadınların spora katılımları çağdaşlaşma projesinin önemli bir adımı haline geldi. Dünya sıralamasında birinci olan Kadın Voleybol Milli takımının, Olimpiyat, Avrupa ve Dünya şampiyonalarındaki büyük başarıları Atatürk Türkiye’sinin somutlaşmış eseri ve örneğidir. Milli takım oyuncularımızın da bunun farkında olarak üstlendikleri sorumluluğu layıkıyla yerine getirmeleri gençlerimize ilham vermektedir. Bu evrensel başarılar Atatürk’ün çağdaşlık yoluna ışık tutacak, gençlerimize düzenli spor yapma, kendi yeteneklerini geliştirme ve uluslararası rekabete kendilerini hazırlama noktasında önemli bir farkındalık yaratacaktır. Spor aynı zamanda evrensel barışa da ciddi katkı sağlayacak alanlardan biridir ve olimpiyat ruhu buna önemli katkı sağlama potansiyeline sahiptir. Temmuz ayında başlayacak Yaz Olimpiyatlarının Türk Sporcuları için başarılarla dolu geçmesini ve bu oyunların dünya barışına katkı sunmasını diliyorum…